Malum…

Babasını ayağına çağıran kaymakam ve babasının hikayesi var.

Tarihe not düşercesine o baba, şu tespitte bulunmuştu:

“Kaymakam olamazsın demedim, adam olamazsın dedim.”

Aynı hikayeye bu kez başka bir açıdan bakınca, babanın tespiti aynen şöyle:

“Ben sana vali de olursun, hem de Erzurum valisi bile olursun dedim… Ama ben sana asıl, çok iyi ve düzgün bir insan olursun dedim.”

Aslında bu, bir babanın evladına yaptığı paha biçilmez bir duadır.

Allah gani gani rahmetiyle muamele buyursun…

Musa Çiftçi, hayattayken oğlu Mustafa için Allah’tan bu niyazda bulunmuş.

Rabbim de, Musa amcanın duasını lütfedip kabul buyurmuş.

Oğlu Mustafa…

Vali olmuş, fakat bundan çok çok daha değerli olanı ise, esaslı bir evlat, güzel bir insan ve merhamet timsali mütevazı bir kul…

Aliye Göger, tam 101 yaşında tedavi gördüğü hastanede Hakk’a yürüdü.

Mevla’m rahmet eylesin…

Aliye nine, aslında birinci dereceden yakın kimsesi olan bir büyüğümüz değildi.

Bu yüzden (Allah zeval vermesin) devletimizin şefkat eli, hep Aliye ninenin üstündeydi.

Vali Mustafa Çiftçi’nin, haberi olmasıyla birlikte, Aliye ninenin hayatında birçok şey değişiyor.

Aliye nine, Tayyip Bey’i de çok seviyordu. Karşılıklı görüştüler. Tayyip Bey için hep dua eder dururdu.

En anlamlı muradı, Hac farizasını yerine getirmekti. Bu da olmazsa Umre ziyaretinde bulunmaktı.

Vali Mustafa Çifti, anında meseleye müdahil oldu. Gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra Aliye nine, gönüllü bir komşusunun refakatinde

Umre ziyaretini gerçekleştirdi.

Önceki gün 101 yaşında vefat eden Aliye nine defnedildi.

Peç çok kişi cenaze namazındaydı, defin için kabristandaydı.

Ve lakin orada bir kişi vardı ki o, herkesten daha başka alakadardı…

Aliye nineyi, sanki ninesiymiş gibi elleriyle kabre indirdi.

Üzerine toprak attı, Kur’an okudu, taziyeleri kabul etti…

Aliye ninenin bir evladı yahut da torunu olsaydı ancak bu kadarı olurdu.

Zenginlerin, tanınmış kimselerin cenaze namazları ve definleri hem çok kalabalık olur hem de koşturanı…

Aliye nineyi ise, kimsesizlerin kimsesi olan devlet kaldırdı; Vali Bey bizzat elleriyle kabre indirdi.

Kaç kula nasip olur böyle bir muamele?

Demek ki…

Bazı güzel ve anlamlı şeyler tarihte kalmış hikayeler değilmiş.

İşte en canlı örnek, işte vatandaşı olmaktan bahtiyarlık duyduğum devletim…

Rahmetli Musa amca esnaftı. Belki yüksek tahsil yapıp devlet adamı olmak istemişti; bilemiyoruz.

Muhtemel…

“Ben okuyamadım, oğlum okusun devlet adamı olsun, ama önce iyi bir insan olsun” deyip Rabbinden niyazda bulundu.

O Rab ki, hulusi kalp ile açılan elleri boş çevirir mi hiç…

Vali Mustafa Çiftçi’yi seviyor ve saygı duyuyordum…

Aliye nine hadisesinden sonra, kanım başka türlü kaynadı kendisine…

Bu çapta yöneticilerimiz olduğu sürece, Allah’ın izniyle bu devletin sırtı yere gelmez.

Herkes belki vali olur ve fakat sadece er kişiler adam oluyor.

İyi ki varsın pek muhterem Valim…