İçişleri Bakanı Süleyman Soylu…
Müzmin muhalifler kendisinden her ne kadar hazzetmese de, aslında herkese anladığı dilden konuşuyor o…
Adam olanlarla adam gibi…
Olmayanlarla da malum zaten…
Hele attığı şu “65 yaş tweeti” yok mu, bayıldık resmen!
Neydi o tweet?
“65 yaş ve üstü risk grubunda olan büyüklerimiz evde kalarak sadece koronavirüsten değil, elinde telefonla dolaşıp onları kaydeden etkileşim hastalarından da korunacaklardır…”
Bu mudur?
Budur…
Sokakta gördükleri yaşlıları cep telefonu kameralarıyla kaydederek mizah yaptığını zanneden haysiyetsizlere verilecek en güzel cevaptır bu belki de…
“Etkileşim hastaları!”
*
“Sizin yaşam tecrübelerinize, nasihatlerinize, öngörülerinize daha çok ihtiyacımız var, bu yüzden lütfen evinizde kalın!”
Bunu kim diyor?
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca…
Peki, bizim “yeni yetme” dediğimiz ve beyinleri bedenlerini çoktan terketmiş olan kimi zibidiler ne yapıyor?
Cadde ve sokaklarda “yaşlı” avına çıkıyor!
Bir de utanmadan diyor ki birisi:
“Hadi seni bu defalığına affettik, ceza yazmıyoruz…”
İte bak hele!
Ceza yazmıyormuşmuş… Affetmişmiş…
Ulan ırzı kırık!
Yediğin bu halttan sonra seni kim affedecek peki?
Mahcubiyeti ve mahzuniyeti yüzünden başını yerden bile kaldıramayan o ihtiyarı sırıta sırıta kaydettin ya hani; peki, seni biz hafızalarımıza nasıl kaydedelim?
“Şerefsiz” diye mi?
“Vicdansız” diye mi?
“Ahlaksız” diye mi?
Sahi!
Söylesene!
Yapımcılığını ve yönetmenliğini bizzat üstlendiğin bu maskaralığın adını ne koyalım istersin?
“Genç bir hayvanın anatomisi” mesela…
Ya da deyimlerden yola çıkacak olursak: “Cami duvarına işeyen it”e ne dersin?
Basit kalır, değil mi…
*
Maalesef ama böyle işte…
Bir yanda yaşlılar için seferber olmuş takdir edilesi bir anlayış, diğer yanda ise, yaşlıları mizah unsuru haline getiren kokuşmuş bir anlayış…
Vay be!
Meğer sen neymişsin be Korona!
Sayende insan olarak sadece acziyetimizi anlamış olmadık; aynı zamanda aramızda insan diye dolaşan hayvanları da görmüş olduk…
Gerçi hayvan bile bunlardan vefalıdır ya, neyse…