Son iki ayda 71 kadının hunharca katledildiği ülkemizde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutladık.

Hamasetin tavan yaptığı, methiyelerin havada uçuştuğu, Hadis-i Şeriflerden örneklerin verildiği konuşmalarla kadınlara ne kadar önem verdiğimizi duyurduk.

Konuşmalara ve yapılan etkinliklere bakılırsa kadınların baş tacı edildiği, hak ve özgürlüklerinin verildiği, şiddet ve hakaret görmedikleri bir ülkeden söz edildiğini sanırsınız.

Egemen sınıfın, tuzu kuru hanımefendilerinin genelde ön planda oldukları 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinliklerinde batakhanelere sürüklenmiş, hayatları ellerinden alınmış, tek sermayeleri vücutları olan kaç dilberin elinden tutulup sahile çıkarıldığını hiç duymadık.

Çorbadaki tuzun eksikliğinden kadına şiddet uygulayan ve bu davranışını “kazak erkek” ünvanlıyla gurur vesilesi yapan ilkel yaratıkların egemen olduğu toplumlarda, ne yazık ki kadınlara dünyanın çoğu yöresinde yaratılıştan gelen hakları ve statüleri verilmemektedir.

Dünya değişse de, “Cennet anaların ayakları altındadır” mesajını dillerine dolayıp, kadınlara cehennemi yaşatan çağdışı kafaların kadına bakış açıları İslâm coğrafyasında hiç değişmemektedir.

Bu törenlerde, cinsel obje olarak algılanan, miras hakkından mahrum edilen, bir kelime ile kapı önüne konulan, alınıp satılan, nüfus sayımlarında bile kayıtlara alınmayan kadınların, Cumhuriyet’in kendilerine açmış olduğu şefkat eli vasıtasıyla çoğu haklarına kavuşması kerhen hatırlanmaktadır.

Siyasetin din eksenli yapılan propagandalarında başörtüsü kavramının etkin bir şekilde kullanılması, ahlâk ve namus anlayışının kadın üzerinden değerlendirilmesi, kadına bakış açısının net göstergeleridir.

Bir yıl daha geçti. Dünden bugüne kadın hakları ve kadına bakış açılarında hiçbir değişiklik olmadığını görüyoruz.

Kadın cinayetlerinde ve kadına şiddet vakalarında olayların daha da tırmandığına şahit oluyoruz.

Sahi.8 Mart 2023 Dünya Kadınlar Günü’nde verilen sözlerin kaçı yerine getirildi? Ne gibi iyileştirmeler yapıldı bilmek isteriz.

Konuşmaların, verilen sözlerin, bol keseden atılan vaatlerin değişmediği bu günler “ Dostlar alışverişte görsün” cinsinden yapılan sıradan etkinlikler olarak devam etmektedir.

Boşanmaların tavan yaptığı günümüzde, fatura yine kadınlara kesilmekte, erkekler yeni bir sayfa açarken, kadınlar çocuklarıyla çilekeş bir hayatın kucağına atılmaktadır.

Sırtında yük çuvalıyla Karadeniz’in dik yamaçlarında düşe kalka yürüyen Havva teyze, Karayazı’nın mezralarında yüzlerce koyunu sağan, hayvanlara bakan, yemek pişiren, temizlik yapan, çocuk doğuran Züğürt Ağa’nın üçüncü hanımı Perişan abla, Torosların yaylalarında keçilerin peşinde koşan, süt, peynir yapan, kıl çadırda ömrünü geçiren Satı Bacı, gazinolarda sonradan görme azgın tekeleri eğlendirmeye uğraşan şansız Kader, caddeler de otostop çekip müşteri bekleyen çilekeş Tijen, evlerin köle İsauraları, Ayşeler, Sümeyyeler, Haticeler, uçan kuşlarla anne ve babasına haber gönderen bahtsız gelinler, nasırlı elleriyle soframızda yeri öküzümüzden sonra gelen Muhterem ablalar, Çukurova’da güneş altında pamuk toplayan Kezban bacılar, hakkı teslim edilmeyen, çile ve ıstırap içinde hayatını geçiren gülmemiş bizim kadınlarımız 8 Mart Dünya Kadınlar Gününüz nasıl kabul ediyorsanız o şekilde kutlu olsun. Yarınlarınız bugünden daha mutlu olsun….