Ülkede yaşanan şiddet görüntüleri, can güvenliği sorunu, asayiş eksikliği, adalet mekanizmasının yetersizliği, gelir dağılımındaki eşitsizlik, bireysel silahlanma, uyuşturucu kullanma yaygınlığı, dijital kumar tutkunluğu ve çeteleşmeler gibi olumsuzluklar toplum olarak hepimizi kaygılandırıyor.

Küçük bir köyde yaşanan cinayetin aylar geçtiği halde sonuçlanmaması ve bir avuç köylünün 85 milyonluk bir ülkenin adalet sistemiyle dalga geçiyor olma suskunluğu pes dedirtiyor.

Özel hastanelerdeki çocuk ölümleri, küçük bir çocuğun mezarlıkta taciz edilip öldürülmesi gibi içimizi yakan haberlerle sarsılırken, İzmir’de yanarak ölen beş yavrunun, cenazelerinin kaldırılması anındaki görüntüler hepimizi şok etti.

Ulusal haber kanallarında yayınlanan beş masum canın cenazelerinde jandarmalar arasında eli kelepçeli bir babanın görüntülerini izleyen modern dünyanın insanları acaba ne düşündüler ve konuyu nasıl yorumladılar? Bilmek isteriz.

Binlerce sabıkalının elini kolunu sallaya sallaya dolaştığı ülkede, suçlu da olsa bir babanın bu şekilde beş çocuğunun tabutu başında acısıyla yüzleşmesi hiç hoş değildi.

Beş çocuğuyla yaşam mücadelesi veren annenin bu trajediye sebep olmasının sosyal ve psikolojik nedenleri hiç sorgulanmış mıydı?

Bu yaşananları, sosyal devlet anlayışını gıda paketi vermek, para yardımında bulunmak şeklinde sınırlandırmanın bir örneği olarak değerlendirebiliriz.

Neyi sorgulayıp, neye yanacağımızı bilmez durumundayız.

Devletin, adaletinden ve şefkatinden gurur duyan, eşit vatandaşlık sevinciyle birbirini kucaklayan, can ve mal güvenliğinin güvencesinde yarının endişelerinden uzak, yeni bir güne iç huzuru ile merhaba demenin mutluluğunu yaşamak istiyoruz.