AK Parti açısından 31 Mart seçimleri elbette ki, “Ne olduysa oldu işte” biçiminde yorumlanamazdı.

Nitekim yorumlanmıyor da…

Eli kulağında; bugün olmasa yarın AK Parti’de köklü bir revizyon olacak.

Maldivler’de yediği ıstakozu paylaşanlardan tutunuz da, milyonluk tatil yapan başkanlara kadar…

Besbelli ki çok can yakılacak, çok kimse koltuğundan olacak.

Kerameti kendinden menkul tipler yüzünden AK Parti, kimi kesimlerin için “nefret objesi” olmuştu.

Şöyle ki:

Erzurum’da bir ilçe belediyesi; AK Partili…

Başkan, koltuğuna oturur oturmaz kendisine makam aracı olarak çok lüks bir araç kiraladı.

Düşünün ki o lüks makam aracının aylık kirası, aynı belediyede çalışan on işçinin maaşına bedeldi.

Aylık geliri personel maaşını bile ödemeye yetmeyen o AK Partili belediye başkanı, lüks otomobille yetinmeyip kendisine ancak krallara mahsus bir makam odası döşettirdi.

AK Parti il yönetimi itiraz etti, başkandan bu israfa dur demesini istedi, ama nafile…

Başkan bildiğini okudu.

31 Mart’ta beklenen son…

O belediye el değiştirdi. AK Parti kaybetti.

Buna benzer onlarca hikaye var.

Vatandaşın nevri döndü, midesi bulandı.

“Bu kadarı da fazla” demesi bu sebepten…

Bu yüzdendir ki…

AK Parti bugün olmasa yarın, mutlaka bir iç hesaplaşmaya gidecek.

Kendisini partinin üstünde gören o kimi tipler partiden tasfiye edilecek; yerlerine samimi ve tabandan gelen isimler getirilecek.

Kişisel hayatında (kendi parasıyla) geceliği bin liralık otelde kalamayan bir başkanın, geceliği on bin liralık otelde hem de günlerce konaklaması sorgulanmasın mı?

AK Parti nalına da mıhına da vurmak zorunda.

Vurmaz ise eğer…

Bir sonraki seçim için yorum yapmaya bile hacet yok.

Bu seçimde, CHP çok iyi olduğu için kazanmadı.

Bu seçimde, AK Parti çok kötü olduğu için kaybetti.

Kendisini yarı Tanrı zanneden o kadar çok AK Partili vardı ki, meydan tapınma yerine döndü.

Kimse bu olup bitenleri kulağının üstüne yatarak geçiştiremez.

AK Parti “Z” raporu vermek zorunda.

Amerika, Türkiye’de darbe yapan askerlere sahip çıkarken “bizim çocuklar” demişti.

AK Parti aynı hataya düşmemeli:

“Yediyseler yediler, onlar bizim çocuklar” demesin.