Türkiye’de pandemi döneminin başlangıcından hemen sonra “üretim-tüketim” dengesini koruyabilmek amacıyla bir seferberlik başlatılmıştı hatırlayacak olursanız…

İşte bu doğrultuda bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla Erzurum’a 460 ton ekmeklik buğday tohumu tahsis edilmiş ve bu tohumlar il genelinde bin 707 çiftçiye dağıtılmıştı…

Soru şu:

O tohumlara ne oldu?

Evet, o tohumlar Aziziye, Yakutiye, Palandöken, Köprüköy, Karayazı, Karaçoban, Oltu, Olur, Şenkaya, Narman, Hınıs, Tortum ve İspir olmak üzere 13 ilçede toprakla buluşturuldu ve toplamda 23 bin dekarlık alanda ekim yapıldı…

Ve şimdi sıkı durun!

Ekilen o 460 tonluk tohumdan tamı tamına 7 bin 360 ton dane buğday elde edildi…

Bitmedi!

Aynı ekimden elde edilen saman miktarı ise, 7 bin 590 ton oldu…

Durun hele, durun!

Söz konusu üretimin piyasa değeri 20 milyon liranın üzerinde iken, bu ekim-biçim işleminin üreticiye maliyeti ise, hepi topu 4 milyon lira oldu… Yani Erzurum’daki üretici sadece bu işten tek kalemde 16 milyon lira kazanmış oldu…

Bakınız, çok özel bir detayı daha paylaşmak gerekirse:

Erzurum’a uzun yıllar sonra ilk kez ithal saman girişi olmadı… Çünkü söz konusu üretim seferberliğinden dolayı Erzurum’da elde edilen saman, Erzurum’daki besicilere de yetti, Erzurum dışındakilere de…

Düşünebiliyor musunuz?

Erzurum’dan bu yıl Karadeniz bölgesine saman satıldı, saman!

Halbuki daha geçen yıl Diyarbakır’dan tonlarca saman getirtmek zorunda kalmıştı Erzurumlu besici…

İşte bu!

Bizim yıllardan beridir anlatmaya çalıştığımız da bu, atılmasını tavsiye ettiğimiz adım da bu!..

Yani üretim…

Yani öze dönüş…

Bakın göreceksiniz, bu seferberliğin doğrudan ilk etkisi hayvancılık sektörüne olacak; bir başka ifadeyle üretici ilk kez bu yıl zarar etmekten kurtulacak…

Hani ilahi bir hakikat var ya:

“Sizin şer bildiklerinizde muhakkak bir hayır vardır…” diye…

Hah işte!

Bu salgın belası yüzünden aldığımız tedbirler, görün bakın ki nasıl da hayırlı bir işe vesile oldu…

Yeniden üretmeye ve dahi yeniden kazanmaya başladık artık…

Takip edenler hatırlayacaktır…

Geçtiğimiz Nisan ayının 5’inde bir yazı kaleme almış ve salgından hareketle Mısır’da yaşanan 7 yıl bolluk ve 7 yıl kıtlık dönemini hatırlatarak, üretim çağrısında bulunmuşuz…

Mealen de demişiz ki:

“…Belki bizler birer Yusuf değiliz ama en azından onun yolundan gidebiliriz”

Demek ki neymiş?

Akledene veriyormuş Allah…

Nokta!