Yazıma nereden başlayacağım konusunda ve nasıl devam edip nasıl bitireceğim konusunda ciddi endişeler duyuyorum.
Eskiden olsa halkın arızalı kişilerini eleştiren yazıları yazarken, yabancılar duymasın düşünürdüm. Sosyolojik bozuk yapımızı içimizde düzeltebiliriz diye umut taşırdım! Ancak artık mızrak çuvala sığmıyor! Bir yeri yaşanmaz diye etiketleyenler o yeri gerçekten yaşanmaz yapanlardır diye düşünürdüm. Şimdi öyle düşünemiyorum. Düzelmesi mutlaka gerekir ki insanlar mutlu ve huzurlu yaşayabilsin. Düzeltmek bizim ve devletimizin elindedir; yıllar sürer ama gene de istersek düzeltiriz.
11 ay içerisinde 425 kadın katledildi. Günde 1,5 kadın! Buna çocuk ve erkek cinayetlerini de eklersek; her gün üç- beş vatandaşımız katlediliyor! Türkiye’de on yılda 116,094 çocuk kaybolmuş! Ayda 900 çocuk kayıp; bunun ne demek olduğunu anlayabiliyor muyuz? Eylül 2023 Eylül 2024 arasında 13 ayda 1455 cinayet! Şüpheli ölümler ise bu sayının içinde yer almıyor. Hala yılbaşı kutlansın mı, kutlanmasın mı diye tartışırken!
Dolandırıcılıklarda mesafe kaydetmişiz(!) Bir bilgiye göre Almanya gibi ülkelerdeki dolandırılıcıların %98’i bize ait! Oradan Türkiye’deki vatandaşlarımızı dolandırıyorlar!
Dolandırıcılık sektör haline gelmiş! Telefonumda artık neredeyse isim rehberimle engellediklerimin oranı yüzde 30! Sahte hukuk büroları, sahte avukatlar önceden hazırlanan videolar göndererek; insanlara şantaj yaparak, tehdit ederek dolandırıyorlar!
Zavallı Narin kızımızın davası! Anne, abi, amca ağzı kanlı canavar! Baba, yenge, imam, bütün aslında köy birleşmiş konuşmuyorlar! Zavallı kızı kurban etmişler. Organizeler, akıl hocaları çok, siyasi veya ne derseniz ne düşünürseniz; büyük bir muamma, büyük bir canavarlık örneği!
Ey Anadolu insanı! Anadolu insanını Nurettin Topçu yazdı, devlet duymadı, Zülfü Livaneli yazdı, devlet aldırmadı, çok ve koro halinde kızanlar oldu! Sonuç; Anadolu insanı bugün yıllarca sürecek eğitime ve kitap okuma seferberliğine ve seminer serileriyle belki düzelebilir gibi ümitsiz bir vaka durumuna kadar geldi!
TV programlarında artık Müge Anlı ve Esra Erol’u izliyorum. İnsanlar birbirleriyle bu programları izledikleri için dalga geçer, alaya alır veya izleyenler kendilerini gizleme ihtiyacı duyarlardı! Ben izliyorum; utanç verici olayları sunanlar bu suçları işleyenler değil; cinayetleri, kayıpları, aşkı memnuları bulan ve polis yardımıyla deşifre ederek adalete teslim eden kişiler; Alkış! Ben bu kadar iğrenç olaylar duydum, filmlerde izledim ama bu programa çıkarılan insanlar kadar insanlığını kaybetmiş soğukkanlı katiller görmedim, duymadım. Evlenerek başkasına kaçarak çocuk sahibi olan kadınlar, ensest ilişkilerin dört beş ayaklı şekli ve akıl sır almayacak cinayetler, hayat tarzları, itiraflar, iftiralar, dolandırıcılıklar, şiddet, utanmazlıklar; cehaletin etle kemiğe bürünmüş halleri.
Basit, ilkel ve suça batmış, suçtan korkmayan, vicdanı, merhameti olmayan insan sürüsü.
Canlı insan leşleri!
“Hangi milletin kütüphanesi zenginse (Diğer milletlerin edebiyatını kendi dilinde okumak) o millet, medeniyet aleminde daha yüksek bir idrak seviyesinde demektir”! Hasan Ali Yücel /Maarif Vekili.
Sizce Anadolu insanı kendi ve başka milletlerin edebiyatını okumuş mudur, ki idrak bekleyebilelim. Belki Kuran okumuştur onu da kendi dilinde okumamıştır!