“Deterjan var mı?” dedi bir akrabamız. Yıl 1977. “Yok” dedim, “yenge hanım”! “Yani parasıyla da mı yok” dedi! “Evet, dedim, çünkü yok!
Şunu anladım, bir kesimde “yok” kelimesi bir anlam ifade etmiyor. Parasıyla her şeyi alabileceklerini zannediyorlar! Onlar için “yok”; parası olmayanlar için olmalı!
Hiç unutmadım!
Biz bütün suçun Ecevit’in kötü yönetiminde olduğunu düşünüyorduk. Bize zamanın siyasetçileri öyle anlatıyorlardı!
Sonra sahnede Ecevit’i halkın gözünden düşürmek için operasyonların olduğunu anladım. Fabrikalar greve gitti, bazı fabrikaların üretimi için hammadde satanlar satamadılar, fabrikalarda üretim yapan makine parçaları kırıldı vs vs!
O zaman yoklukta bir nevi eşitlik yaşanmıştı!
Bugün dünden farklı!
Bugün bir anda zengin olanlar, bir yanda açlık sınırı altında kalanlar! Sistemde para yüzde yirmilerde toplanırken, yüzde seksen artık yoksul! Orta direk bir bel verdi ki; artık dönülmez akşamın ufkunda enkaz altındalar! Feryat edenin seslerini, açlık sınırının on katından fazla maaş alanlar sabırla çözüm arıyorlar ve “dayanın bir yokuş kaldı” diye oyalıyorlar!
Açın halinden tok anlamıyor!
Para yüzde yirmide toplanırken, devletin israfları, yabancı ülke vatandaşlarına yapılan trilyon doları bulan yardımlar; kendi vatandaşından esirgeniyor!
Bana ne deyip geçeceğim, geçeceğim ama gel gör ki;