İsrail’de düzenlenen 1500 metre yarışında birinci gelen Dilek Koçak Avrupa Şampiyonu oldu. Karayazılı sporcumuzun yeni hedefi: Önce Dünya Şampiyonu olmak, sonra da Olimpiyatlarda bayrağımızı göndere çektirmek…

Karayazılı bir Kürt kızı… Cesur mu cesur, idealleri, ülküleri ve hedefleri var: Ay yıldızlı bayrağımızı göndere çektirmek, İstiklal Marşımızı bütün dünyaya dinletmek…

Öyle de oldu…

Dünyalar tatlısı Dilek Koçak, İsrail’de düzenlenen 20 Yaş Altı Avrupa Atletizm Yarışları’nda birinci geldi, altın madalya kazandı.

Milli gururumuz, çok şanlı bir hemşerimiz…

Dilek Koçak, Karayazı’da bir köy kızıydı, ondaki cevheri sezen öğretmenleri harekete geçti ve Dilek’i henüz 16 yaşındayken Fenerbahçe’yle buluşturdular.

“Haydi koş Dilek” dediler.

Dilek koştu, yoruldu, yine koştu…

Dilek memleketine hasret ailesinden uzak hep koştu…

Dilek öyle bir koştu ki, sonunda altın madalya, Avrupa Şampiyonluğu O’nun oldu.

Bu Kürt kızının şimdi çok daha büyük “dilek”leri var:

Önce dünya şampiyonluğu, sonra da Olimpiyat…

Sen koşmana bak Dilek, hangi küheylan tutar ki seni…

Erzurum yarım asrı aşkındır, anlamsızca bir futbol sevdasına yanık.

Süper lige çıkmamızla düşmemiz bir oluyor.

Yüzlerce kez ispatlandı ki bizden bu şehirden futbol olmuyor.

Ama bizden bu şehirden kayakçı olur, boksör olur, güreşçi olur ve nitekim Dilek örneğinde olduğu gibi atletizm olur.

Milyar dolarlar da harcasanız görüldüğü gibi topçu olunmuyor.

Bu şehir, acaba top uğruna harcadığı paranın milyonda birini Dilek için harcamış mıdır?

Elbette harcamadı…

Hatta bu şehir ne yazık ki Avrupa Şampiyonu olana kadar Dilek’in farkında bile değildi.

Dilek koştu, Erzurum coştu…

İyi de Dilek hep koşuyordu, Erzurum görmüyordu sadece…

Güya Bakanlar Kurulu’ndaydı, adı değişecekti; ne hikmetse bir türlü o karar çıkmadı.

Yahu niye bir ilçenin adı “karayazı” olsun ki…

Baksanıza öyle Dilek’ler çıkıyor ki, o kara yazgıyı aka çeviriyor.

Artık değiştirin şu karayazıyı…

Evet; teklif ediyorum buradan:

Karayazı’nın adı bundan böyle Akyazı olsun…

Akyazı olsun ki, hem o uzak ilçenin bahtı hem de çocukların talihi değişsin.

Dilekler, başak tarlaları gibi renga renk olsun..

Koşsunlar, koşsunlar öyle bir an gelsin ki sanki de uçsunlar…

Hani bir taraftarı olduğum için demiyorum; sen çok yaşa Fenerbahçe… Dilek’e tesislerini, imkanlarını ve en önemlisi de gönlünü açtığın için…

Bizden önce sen inandın; o Kürt kızı koşacak dedin…

Öyle de oldu…

O kız bir koştu, pir koştu…

Dilek; seni o pak anlından öpüyorum…

Bize yeniden, “bu şehirden bir şey olmaz” diyenlere inat, “bu şehirden çok şey olur” dedirttiğin için…

Dilek öyle bir koştu ki o 1500 metreyi, baktım; paçalı güvercinler bile geride kalmış, yetişemiyorlar O’na…

Sonrası da zaten altın madalya…

Öyle bir dilek tutalım ki, yarınlar bu şehrin ufkunda bir güneş gibi parlasın…

Öyle dilekler tutalım ki, yarınlar bu şehri nice madalyalarla taçlandırsın…

Öyle dilek tutalım ki:

Dilek kızımız dünya ve olimpiyat şampiyonu olsun…