Anasını tutuyorsunuz danası kaçıyor, kazı tutuyorsunuz balası kaçıyor…

Erzurumspor’da Sadiku ve Oltan’ın sakatlıklarından dolayı zaten muzdaripken, bunlara bir de Juju eklendi…

Sakatlanmış Juju; hem de hepi topu 2 dakika oynayabildiği Sivasspor maçında… Omuz ekleminde bağ yırtığı varmış ve en iyimser tahminle önümüzdeki 2 hafta boyunca sahalardan uzak kalacakmış!..

Sadiku ise, takımından ayrı düz koşuya başlamış; bu da demek oluyor ki, Kayserispor maçında forma giyme ihtimali çok zayıf…

Ne kaldı geriye?

Ömer Şişmanoğlu ile Rashad…

Birisi “olmayacak dua”, diğeri ise kader kısmet…

Anlayacağınız Dadaş’ı sadece bu hafta değil, birbirinden zor daha birçok hafta bekliyor…

Kayseri sonrası Rize…

Rize sonrası Hatay…

Hatay sonrası Galatasaray…

Eyvah, eyvah!

Diyoruz ki; Sissoko ile Novikovas’ı pamuklara falan saralım da bari, onların başına bir iş gelmesin…

Baksanıza!

Rakiplerle mücadele halindeyken değil de, futbolcular antenmanlarda kırıp geçiriyorlar birbirlerini…

*

“Şans” denilen bir şey var ama şu süreçte Kulüp Başkanı Hüseyin Üneş’ten yana olmadığı kesin!

Öyle ya!

Sen kalk Süper Lig’e çık, ardından transferlere başla, 9’u dış transfer olmak üzere tam 14 sözleşmeye imza at; ama ondan sonra otur nelerle uğraş…

Arturo Mina’nın testi pozitif çıksın!

Sadiku sakatlansın!

Oltan sakatlansın!

Juju sakatlansın!

Ömer Şişmanoğlu hastalansın!

Mitchell Donald hastalansın!

Vay ki, vay!

Bir şey demiyoruz da; Hüseyin Üneş’in kendisi de dahil olmak üzere, takım tam da başında tuz gezdirilecek kıvama gelmiş yani!

Eskiler der ki:

“Var, var!.. Bu işte bir it ağzı var; ama ne?”

*

Konumuzla doğrudan ilgisi olmasa da, Hatayspor’la ilgili birkaç kelam etmeden geçmeyelim bari…

Başakşehir karşısında olduğu gibi, Fenerbahçe karşısında da müthiş bir savunma yapan Akdeniz temsilcisi, üstelik maçta 9 kişi kalmış olmasına rağmen Kadıköy’den yine de puanla ayrılmasını bildi…

Tamam, pozisyon bolluğu açısından seyir zevki yüksek bir maç değildi belki, ama Hataysporlu futbolcular Fenerbahçe’ye sahayı bildiğiniz dar etti…

Yani…

Takım uyumuna hoca faktörü ve bir de oyun anlayışı eklenince, olan Fenerbahçe’nin karizmasına oldu…

Ne diyelim…

Darısı bizim başımıza…