Erzurum emniyeti, gerçekten güven veren bir yapıyla ve yönetim şekli ile üzerine düşün görevi en iyi şekilde yürütmekte.

Bu satırların yazarı için en önemli olan, terör ve uyuşturucuyla mücadeledir.

Bunda Erzurum Emniyetini bir orkestra şefi gibi yöneten Sayın Mehmet Aslan'ın elbet payı çok büyük. Bu ve buna benzer kurumların başında yeterli ve kaliteli kişilerin bulunması, o kurumun başarısı ile orantılıdır, diye her zaman söylemişizdir.

Siyasette de böyledir, bürokraside de!

Perşembe günü Erzurum Emniyet Müdürü Sayın Mehmet Aslan'ın yemek teklifine Sayın Mehmet Şener'le birlikte gittik.

Bizim kuşak polisten nezaket görmeye alışkın olmadığı için, şaşırmamız doğal olduğu kadar, bu şaşkınlığı aktarmamız da doğaldır; hatta gereklidir.

"Polis" sıfatı toplumun bazı kesimlerinde soğuk bir sözcük olarak alınıyorsa eğer, gelsinler Erzurum'da polisin vatandaşa karşı tutumunu görsünler.

Bunu, şunun için söylüyorum, her zaman saygı ile andığım Erzurum'da görev yapan bir önceki Emniyet Müdürü Sayın Kamil Karabörk'ten sonra göreve gelecek kişinin, hem kurumu, hem de halk tarafından aynı derecede sevilip içten saygı görüp görmeyeceğini kimse merak etmese de bendeniz etmiştim.

Peki, bir kentin Emniyet Müdürü, bir gazeteciyi neden ilgilendirsin; ya da nereye kadar ilgilendirir!

Bence bu ilgi, salt, suça ve suçlulara karşı verdiği mücadele ile sınırlı kalmamalı.

Polisin güler yüzlülüğü ve nezaketi, bulunduğu toplumda güven verdiği kadar, saygınlık da kazanır. Aksi ise, güvensizliğin yanı sıra itici bir yapıyı da oluşturur, diye düşünenlerdenim.

Sadece Emniyet kurumunda değil, hangi kurumda olursa olsun, o kurumun başındaki kişinin karakteri ve tavırları alt birimlere de yansır.

O yüzdendir ki Erzurum Polisinin ve özellikle birimlerin başında bulunan yetkililerinin de müdürlerine benzemesi doğaldır.

Bir kentte polisin başarısı elbet alkışlanır. Polisin başarısını sadece suçluyu yakalayıp adalete teslim etmekle kalmaz, bulunduğu toplumu terör ve uyuşturucu gibi belalardan da korumakla görevlidir.

Mesela, Erzurum Emniyeti'nin Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nün başarası elbet alkışlanmaya değer ve bu başarının asıl yansıması, toplumu bu zehirden koruması değil midir!

..Polis Evi'ndeki üçlü yemeğimiz gerçekten çok samimimiydi.

Elbet iki saatlik sohbetimizin tamamını anlatacak değilim.

Ancak şunu yazmadan da geçmeyeceğim.

Sayın Aslan, Osmanlı Dönemi'nden bir iki örnek verirken, benim Bizans olduğumu düşünmüş olmalı ki bir konuda "Sayın Şener, siz bu konuyu iyi bilirsiniz," diyerek beni taca atmasını saymaz isek, her şey yemekler kadar güzeldi!

Şaka bir yana, salgınla yatıp, ekonomik sıkıntılarla uyandığımız şu günlerde bu samimi yemek çok iyi geldi.

Teşekkürler Sayın Mehmet Aslan...