Zor günlerden geçiyoruz, dar boğazdayız, uçurumun ucundayız, gibi beylik cümleleri yazmanın da, söylemenin de bir yararı yok artık!

Yine eğri oturup edepli konuşalım; bırakın ülke genelini, AK Parti'nin ve de MHP'nin kalesi olan Erzurum'da bile başta İYİ Parti olmak üzere, muhalefet partilerinin yükselişe geçmeleri, birilerinin aklını başına getirmiyor ise bunda bir oyun var demektir!

Çıkmaz sokağa girdiğinizde yapacağınız tek şey, o yoldan geri dönüp yeni bir yol aramanız değil midir!?

Yok, o çıkmaz sokakta, "ben bu yoldan başka bir yol bilmem," diyerek, ısrar ederseniz, tıpkı okyanusta mercan kayalıklarına takılmış ve oturmuş bir gemi gibi beklersiniz.

Aynı geminin içindeyiz, batarsak birlikte batacağız, gibi boş ve sözde kahramanca söylenmiş cümleler asla sizi aldatmasın. Kaldı ki bu geminin içinde lüks kamaralarda oturanların filikalarının da hazırda bekletildiğini unutmayalım.

Yani, batan gemide hayatını kaybedecek olanlar, tayfalar, miçolar ve yolculardır. İnanın, batan geminin lüks kamaralarında oturanların ve filikalarını hazır tutanların keyfi her zaman yerindedir.

Çünkü, bunlar şerefsizdir!

Çünkü, bunlar gemiyi değil, kendilerini düşünen haysiyetsizlerdir!

Çünkü, bunlar bulundukları geminin yapımında emeği olmayan ama sonradan gelip en ayrıcalıklı yolcular mevkisinde oturan kan emicilerdir!

..

Efendim, ülkenin ve kentimizin halini bilmeyen yoktur.

Her ne kadar bu halleri görmemezlikten gelen ve saçma sapan umutlarla sabır dileyenler olsa da artık milletin karnı tok!

Yemeyiz, diyorlar!

Paramızın pul olduğunu, yolsuzluğun yol olduğunu artık Erzurumlu da biliyor.

Biliyor ki! Başta dediğimiz gibi Erzurum'da muhalefet her geçen gün oy üstüne oy koyuyor. Bakın, tarafsız bir gazeteci olarak İYİ Parti'nin yükselişinden her zaman bahsetmiştim. Bunun yanı sıra geçtiğimiz günlerde Memleket Partisi Erzurum İl Başkanı Sayın Serhat Can ile iki demli çay içerken sohbet ettik, şu cümlesi önemliydi. "Bırakalım Çin'in Mao'sunu, Ruslar'ın Lenin'ini, Alman'ın Hitleri'ni; biz Mustafa Kemal'imizi düşünelim ve onun yolunda gidelim!"

Ben de katıldım.

Ben de katıldım. Çünkü, Kurtuluş Savaşı'ndan çıkan bir ülke ekonomik olarak Karma Ekonomi ile çıkmıştır, yani tekelci sermayeye ve kapitalizme boyun eğmeden Osmanlı'dan miras kalan borçları ödeyerek en azından yirmi yıl öncesine kadar gelmiştir!

Kimse kusura bakmasın ama, vahşi kapitalizme boyun eğerek, ne fabrika satmıştır, ne de liman; ne bayrağımızı, ne Türklüğümüzü alçaltmıştır, ne de ülkümüzü!

Şimdi aksi mi oluyor!

Ne dert!

Batacağını sanan bu geminin lüks kamaralarında oturan yolcular, sanmasınlar ki hazırda tuttukları, filikalarını alıp denizleri geçecek!

Bu atı alıp, Üsküdar'ı geçmeye benzemez, değil mi yani!

Zor günler geçiriyormuşuz!

Kimse unutmasın, bu millet zor günleri bir kor gibi yüreğinde söndürür ve yoluna devam eder!

Ne demişti Mustafa Kemal Atatürk, "Benim naçiz vücudum elbet birgün toprak olacaktır; ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır..."

Bu sözün üstüne söz söylenir mi hiç!

Demem o ki! "Keşke Yunanlılar kazansaydı," diyen ve kazanamadıkları için salya sümük ağlayan fesliler ve yandaşları ister avucunuzu yalayın, ister..!