Mutluyum, mutlusun, mutlular... Diyerek kendimizi neden kandırma çabasına sokarız ki!

Elbet, benim güzel ülkemde mutlu bir azınlık var. Siyaseti, inancı kullanarak mutluluklarına mut katarken, büyük bir çoğunluğu da bedava olan umutla oyalamaktalar.

Kusura bakmayın; ama benim yüreğim sol yanımda olduğu için, birilerine göre salaklık, birilerine göre de solaklık yapmadan duramam.

Ne yapayım, dilime geleni, düşündüklerimi açıkça yazmaz isem kendimi koyun gibi hissediyorum. Koyun, demişken; abilerim, ablalarım, bilumum kapitalizmin kankaları, biz dedik ki; sütümden, yünümden faydalan ama sen etimi de istiyorsun, işte bu bana ters gelir.

Biliyoruz, gün geldi kurban olduk, gün geldi adak bile sayılmadık!

Sizlerin zıpçıktıları, keyfini sürerken bizler vatanımızı korumak, bayrağımızı indirmemek için kınalı kuzu olduk: kâh patlayan mayınlarda, kâh hain tuzaklarda canımız gibi sevdiklerimizden ayrılarak can verdik.

Neden?

Biz bunun, nedenini biliyoruz; vatan, bayrak, toprak, bağımsızlık ve namus davasıydı bu!

Peki, siz ne yaptınız?

Masa başında kasalarınızı doldurmak için türlü oyunlar oynadınız?

Yüz yıldır kutsallarımızı kullanarak, milli duygularımızla oynayarak kardeşi kardeşe düşman etmeye çalıştınız! Mezhep ve ırk düşmanlığı yaptınız hiç utanmadan!

Emperyalizmin maşaları, Kahraman Maraş'ı, Çorum'u, Sivas'ı unuttuğumuzu sanmayın, vicdan olarak sizleri affetmedik elbet! Bunun hesabını en Yüce Makama bıraktık.

Ve bugün bile hiç utanmadan ve de salyalarını akıtarak kutsallarımızı kullanarak siyasette iki oy almak için, "biz bu milletin bilmem neresine koyacağız," diyenleri baş tacı yaptınız! Ne yazık ki namusuna ve onuruna düşkün olan halkımızdan bir ses çıkmadığı gibi, bunu alkışlayanlar da oldu!

Kahrolmamak elde değil!

Milliyetçilik ve ahlak nutukları atanları gördük; gördük ve eylemleriyle üzüldük!

Ne yazık ki; "dün, dündür, bugün de bugündür," mantığı ile ilkesiz ve ülküsüz davrananları hâlâ alkışlıyoruz.

Dilimizi ve dinimizi bozmak için elinizden geleni ardınıza koymadınız!

Anadolu töresini sulandırdınız!

Ömer'in adaletini yok sayarak, kutsal kitabın emirlerini, peygamberin tavsiyelerini çarpıtarak bir inancı, bir milleti karşı karşıya getirmeye çalıştınız!

Halkın büyük kesimine, "bir lokma, bir hırka," tavsiyesinde bulunurken kendi fırkanıza ziyafetler çektirip, kürkler giydirdiniz!

Ve buna Ömer'in adaleti dedin öyle mi!?

Bütün bunlar olurken, tek tepki olarak elektriğe gelen devasa zamlarla evinizdeki ampullerin yarısını söndürmekle kâra geçeceğinizi sandınız! Neye yarar ki!

Çok garip!

Kimse kusura bakmasın!

Sol yanım biraz acıdığı için birkaç kelam eyledik!

Yoksa bana ne!