Anladık ki ne gidemediğin yer ne de giremediğin gönül senin değil.!

İnsanların tanımadığının ve korktuğunun yabancısı ve önyargılısı olması kadar da normal bir süreç yokmuş.

Öncelikle yıllarca Ülkücü Harekete uzak ve önyargılı kalmış Güney ilçelerimiz ile beşeri tabuları yıkmak üzere bizlerle vuslat imkanı sağlayarak gönüllerin yakınlaşmasını ve sıcaklaşmasını sağlayan Erzurum MHP İl Başkanımız Naim Karataş’ın şahsında İl yönetim kuruluna,

Bırakın MHP yöneticiliğini, ülkücüyüm demenin bile yürek istediği bölgelerde yokluk ve sıkıntılı ilçelerinde Üç Hilalli sancağımızı dalgalandıran Karayazı MHP İlçe Başkanımız Mehmet başkana, Karaçoban MHP İlçe başkanımız Ekrem Başkana, Hınıs MHP İlçe başkanımız Mehmet Can Başkanımıza ve kıymetli dava adamları bölge yöneticilerimiz ve ülküdaşlarımıza

İlçe ziyaretlerimizde bizlere eşlik eden MHP İl başkan Yardımcımız Semih Çoşkuna, MHP Pasinler MHP İlçe başkanımız Abdullah Kayaya, MHP İl Yönetim Kurulu üyelerimiz Münir Eliş, Erol Çimen, Sinan Sezer ve Ferit Karaçeliğe…

Kalbi Şükran ve minnet duygularımızla çok teşekkür ediyorum. Allah hizmetlerini daim ve kadim etsin İnşaallah.

Bizlerin her gidişinde daha sıcak ve yakın bizlere bağırlarını açan ilçeler sakinlerinden de ALLAH razı olsun vuslatımız ve samimiyetimiz daim olsun niyazlarımla.

Şüphesiz Bölge insanımız dertli, sıkıntılı, beklenti ve özlemleri ile haklı, Devletin Baba otoritesi ile varlığını hissettirmesi ve akabinde ana şefkati ile yaralarını sarması yetersiz olsa da umutlular geçmişe göre daha mutlular.

Bir gönüle girebilsek, bir yüreğe küçük bir dokunuş yapabilmek amacı ile gittiğimiz yörelerimizde bin ah işitmekle birlikte sıcaklığını da hissedebildik.

Bir dönem iki arada bir derede kalmış, canlarının, rızıklarının, evlatlarının endişesi ile baskın olanın yanında kendisini mahkum ve mecbur hissetmiş, demografik taassubiyetin, aşiret baskılarının, cehalet çıkmazının, yokluğun, yoksulluğun dalından kopardığı yaprak misali sağa ve sola savurduğu yöre insanın

Ve onlara o bölgede daha yaşanabilir bir sosyal hayat şartlarını sağlamaya çalışan Resmi kurumlar çalışanlarımızın, güvenlik güçlerimizin de en az onlar kadar bu sıkıntılarını dert edindiklerini ve kendilerinin de benzer sıkıntılar ile mücadele ettiklerini teşhis ettik.

Öyle Ankara’dan, İstanbul’dan fil dişi kulelerden bu bölgeye tepeden bakıp,düzenlenen teşhis ve tedaviye yönelik rapor düzmecelerinin aksine, bu bölgede hali hazırda sıkıntıları çeken ve yaşayan çözmeye çalışan insanlardan pekte görüş ve düşüncelerinin, alınmamasının, yerinde tespitlerin yapılmayışının eksikliğini hissettik.

İthal sermaye, mühendis ve teknoloji ile yüzlerce milyar dolarlık üretim ekonomisi dışı ölü yatırımlarla, taşa, toprağa, binaya değer ve anlam yüklemekten ise, ülkemizde öncelikle insana ve eğitime yatırım yapılmayışının vebalini ve günahını yoğunlukla tahlil ettik.

Yıllarca seçimden seçime kapıları çalınıp, bir çok vaadle aldatılıp, kandırılıp teröre ve siyasete hayalleri heba edilmiş, çalınmış bir garibanlığı, öğrenilmiş çaresizliği maalesef ki tespit ettik.

Dosta güven düşmana korku salan Devlet mekanizmasının, geçmişte bıraktığı boşluğu fazlası ile doldurup varlığını, samimiyetini, sadakatini hissettirmesi ile şimdi tam zamanı diyebileceğimiz ekonomik, sosyal, eğitim, kültür, sportif vb yatırımların insan ve sosyal çevre merkezli yatırıma dönüştürülmesinin gerekliliğini hissettik.

Yörelerde sosyal ve ekonomik şartların yaşanabilir olmamasından dolayı, işsizliğin, göçün, kurumlarda personel ve araç gereç eksikliğinin, okullarda öğretmen, bina, araç gereç ve materyal yetersizliğinin, yoğunlukla hala devam ettiğini tespit ettik.

Kurumlara işkur üzerinden yapılan alımlarda hala daha siyasal taasubiyetin ve tarafgirliğin bariz etkisinin devam ettiğini tespit ettik.

Pahalılığa, Devletin kendi yaptığı zam kalemlerinde indirim yapmamasına, doğal gazın bu ilçelere henüz getirilmemesine, ağır sitemler ile işittik.

Karayazı ve Karaçoban’da bir kaç doktorlu ve yetersiz sağlık personelli devlet hastanelerinin varlığını, Hınıs’ta tam teşekküllü bir hastanede uzman hekim yoksunluğunu bizatihi gezerek teşhis ettik.

Karaçoban’da, oğlunu kendi çabaları ile dağdan indirip hayata bağlamaya çalışan bir babanın kulaklarımızı yırtan feryadını işittik.

Siz bize oy vermiyorsunuz, size yatırım yok diyen Devlet adamlığından ve basiretinden yoksun siyasilerin ufuksuzluğunu, vizyonsuzluğunu hissettik.

Kamu görevlilerinin, Güvenlik güçlerinin babacan,samimi olarak sağladığı ve halk ile bütünleştiği yörelerimizde, bölgenin kanayan yarasına kalıcı ve yaşanabilir çözümler üretecek, sosyolojik ve psikolojik tahliller yapabilecek bir genel yönetim vizyonu ve misyonu eksikliğini tahlil ettik.

Ülkemizin bir çok yerinde olduğu gibi Halkın sosyal yaşam alanlarını ve istihdama yönelik üretim yatırımları düşünmesi gerekliyken, önce kendi makam binalarını ve odalarını yaptırma gayreti içerisinde olan idarecileri de tespit ettik.

Kimsenin tonlarca para ile yapamayacağı İman ve Yürek abidesi asker ve polis güvenlik görevlilerinin sarsılmayan imanlarına, sekmeyen yüreklerine de tanıklık ettik.

Her anları operasyonel disiplinle devam eden, hanımlarını, çocuklarını geride bırakıp aylarca operasyonlara çıkan,kendi memleketlerinde görev yapamadıkları için, eşlerini çocuklarını emanet edebilecekleri bir akrabaları görev yaptıkları illerde bulunmayan , Özel Hareket polislerimizin,Özel Kuvvetler Askeri görevlilerimizin Büyükşehirler dışında kendi illerinde de görev yapabilme yasasının çıkarılması için feryatlarını,arzularını dinledik.

Velhasıl bir yüreğe samimiyetle dokunabildiğimiz takdir de, belki bin ah işitsekte, geleceğe ve ülke birliğimizin devamına yönelik sıcaklığı, özlemi, samimiyeti daha yoğun hissettik.

Selam-saygı-dua…