Daha önce muhtelif vesilelerle kaleme aldığımız yazılarda Erzurum’un ‘Bilim, teknoloji ve yenilik’ potansiyeline işaret etmişiz.
Yerel yönetim kadrosunun, üniversitelerin, STK’ların gündeminde bu konunun hep bulunması gerektiğini vurgulayıp sormuşuz: Şehrin geleceğine ‘bilgi otoyollarını’ döşemeden, iddialı hedeflerin hangisine ulaşabiliriz ki?
Bu gerçeği sık sık tekrarlamanın hiç mahzuru yok. Turizm dediğimizde, hayvancılık ve ilişkili sanayi diye didindiğimizde, sağlık sektörüne göz kırptığımızda, hizmet sektörü diye hayaller kurduğumuzda… İşin ucu doğal olarak gelip ‘bilim ve teknoloji’ yarışına dayanıyor.
Böyle olunca da şehrin ‘Bilim, Teknoloji ve Yenilik Stratejisi’ hep gündemde tutulmayı hak ediyor.
Şehrin geleceğini planlamakla mükellef olanlar, diğer birçok vilayete göre avantajlılar. Atatürk Üniversitesi gibi köklü ve tecrübeli bilim yuvamızla birlikte, Genç Teknik Üniversitemizin akademik kadroları kendilerine katkıya hazır. ATATEKNOKENT’i de bu altın bilimsel zincirin tatbikatçısı olarak zikredebiliriz.
Bu güzide kuruluşlarımız arasında iletişim ve yönetişim akışkanlığını sağlayıp, üniversiteler ve Teknokent’teki Ar-Ge altyapısını geliştirebilirsek...
Bu alanda çalışacak olan araştırmacı ve bilim adımlarının çalışma ve kazanç koşullarını iyileştirebilirsek…
Şehrin büyüme ve gelişme harcına bilim ve teknolojinin atılımcı soluğunu katmış oluruz.
Yüksek teknolojiye dayalı yeni bir yerel kalkınma anlayışının, yetenekli, becerikli, yeniliğe açık yönetici ve girişimci kadrolara hâkim oluşunu memnuniyetle takip ediyorum.
Milletvekillerinin, büyükşehir başkanımızın ve bürokratların açıklamalarında artık ileri teknolojiye vurgu yapılmasını, geleceğe yönelik somut uygulamaların bir işareti olarak görüyorum.
Erzurum Valisi Okay Memiş'in, sanırım temmuzda bir törende yaptığı konuşmayı önemli bulup not etmişim. O konuşmada diyor ki vali bey: “İlim, fen ve teknolojiye hâkim gençler yetiştireceğiz. Yüksek teknolojili ürünler üretemezsek hem savunma sanayimizde hem de yerli ve millî sanayimizde sınıfta kalırız, bu bilinçle hareket ediyoruz. 20 İlçemizde kodlama eğitimini başlattık.”
Bu bilincin düşünceden eyleme geçmesi çok önemli. Millî sanayide ve yerel sanayide sınıfta kalmamamız esastır. Bunun için de bir, önce okullarımızda bilim üretimine, farkındalığa yönelik seferberlik başlatacağız. İki, yerel kalkınma çabalarını ileri teknolojiye, üretime dayalı bir sistem çerçevesinde kurgulayacağız.
Bu vesileyle sık sık dile getirdiğimiz Erzurum Gıda İhtisas Organize Sanayi Bölgesini bir kere daha hatırlatmış olalım.
İlgilenenler için ayrıntı da verelim:
(http://enerstratejimerkezi.com/Haber_Resim/hayvanc%C4%B1l%C4%B1kprojesivnason.pdf)
"Yüksek teknolojiye dayalı hayvancılık sanayinin kurulabilmesinin ilk adımı, Hayvancılık Organize Sanayi Bölgesi'nin kurulması olacaktır." demişiz, sonra da şu önerinin altını çizmişiz 2011 tarihli raporumuzda: "Üreticinin kooperatifleşme ve şirketleşmesinin hızlandırılması.”
Hâlâ aynı kanaatteyiz.