Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde diyor ki: “Kamu kurum ve kuruluşları ihtiypaçlarını bundan böyle Devlet Malzeme Ofisi’nden yapacak”

İyi, güzel, hoş da…

Hayırdır, kamu yeniden ticarete atılıyor da, bundan bizim mi haberimiz yok?

Biliyor musunuz, bazen akıl sır erdiremiyoruz bu işlere…

Özel sektör, esnaf ve tüccar desteklenmesi gerekirken, bu tarz girişimlerle neden nefesi kesilmeye çalışılır ki!

Şurası çok açık ve net!

Böyle bir girişimin esnaf vereceği zararı hiç düşünmemiş olan birileri, Cumhurbaşkanlığı’na kim bilir nasıl pazarlamıştır bu fikri?

Neyse…

Umut edelim de, yanlış hesap Bağdat’tan dönsün…

Yoksa biz Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın esnafın zararına sebep olacak hiçbir adım atmayacağından adımız kadar eminiz…

BÖYLE DE OLMAZ Kİ!

Babanızın hayrına!

Ecdadınızın hayrına!

Ölmüşlerinizin hayrına, el atın şu Mumcu Caddesi ve Kazım Karabekir Caddesi’ndeki trafik işine…

Bu nedir ya!

Şehre yeni gelmiş birisi Mumcu ve Kazım Karabekir Caddesi’ni kesinlikle yedi emin otoparkı zanneder…

Deyim yerindeyse arabalar üst üste…

İkinci, hatta üçüncü sıra parklar…

Kapatılan engelli rampaları…

Dubalarla örülü kaldırım ve yol kenarları…

Yani bir şehirdeki trafik karmaşası bu kadar mı belli eder kendisini?

Ne zabıta var ortada, ne trafik!

Ne yasak dinleyen var, ne de kurallara uyan!

Ama olmaz ki!

Koskoca bir büyük şehirde çizme bu kadar da aşılmaz ki!

Ey etkisiz yetkililer!

Zahmet edip de lütfen bir çıkıverin caddeye, hatalı parklar yüzünden şehrin ana arterlerinin ne hale geldiğini görün artık!

Yeter da!

Cezaysa ceza!

Bağlamaysa bağlama, ne gerekiyorsa yapın!

Yapın ki, biz de “bu şehrin sahibi varmış” diyelim nihayetinde…

Ve yapın ki, sürücülerle magandaları birbirinden ayıralım artık!