Hanım Paşa tam abdestini almışken zil çalmaya başladı.
'' Aşimdi kim bu şeytan? '' diye söylendi kendi kendine. Ağır adımlarla kapıya yöneldi.
“Sınamışam anam ne zaman abdest alacah, namaz gılacah olsam ya, kapi çalar, ya telefon çalar tövbe tövbe”
'' He vallah ele ''
Kendisiyle sesli sesli konuşurdu Hanım Paşa . Severdi kendisiyle konuşmayı.
Hatta bazen kendi kendine sorardı.

“ Ahan ele değil anam ?”
“ He vallah haklısan '' ele .

Uzun süredir yalnızdı . Kocası öleli kaç sene geçmişti bilmezdi. Ama ölüm gününü asla unutmaz Kuranını okur, hayrını yapardı. Her Perşembe, yağmur, kar, dolu demez biricik oğluyla mutlaka mezarına uğrardı. Ve her gittiğinde istisnasız ağlardı.

Rahmetli nur içinde yatsın. Hem kaloriferli bir ev bırakmıştı başını sokacak. Hem de maaş. Her maaşı bankadan çektiğin de. Önce Allah’a, sonra devlete, sonra kocasına şükreder, banka çalışanlarına, ona yardım eden güvenliğe, bankaya gidip geldiği otobüs şoförüne, belediyeye dualar ederdi.

Paşa lakabını kocası öldükten sonra takılmıştı. Keyfine düşkündü. Tereyağsız yemek yemez, kişmişsiz kuru yemişsiz çay içmez, buzdolabında mevsime göre meyvesi eksik olmaz, pestili ceviz içisi mutlaka bulunurdu. Kışın hamama, yaz geldi mi mutlaka kaplıcaya giderdi...

Keyfi paşalarda yoktu hani. Tek derdi bir türlü doğru düzgün bir iş tutturamayan oğluydu. Çalışkandı gerçi, ama biraz tikkozdu. Onun için her işte çabuk kavga ediyor gittiği yerlerde pek barınamıyordu. Eeee Paşa oğluydu. Anası öyle yetiştirmişti.
Zil hiç susmadan çalmaya devam ediyordu.

“ Cırılma cırılma geldim “
Kapıyı aralamasıyla komşu Pervin terliklerini kapı önünde çıkarıp daldı içeri.
“Hanım Paşa hele ne diyecem sene “

Anşılan bu yine dedikodu edecekti. '' Dur hele bişe söyleme , abdestliyem. Sen bir çay koy bende namazımi gilim gelirem ''
“ Yoh evde işim var. Sofra yerde galdi uşahlar yalnız Paşam”
“Aman senin her zaman ki halın. Bişe olmaz. Sen avurdan bir çay goy . Bende namazımi gılim.

“O zaman avu telefonun kilidini aç. Uşahlara haber verim Ben ele kapi arasından konuşup gidecahtım”
En gıcık olduğu şeydi evinde telefonuyla konuşulması. Her fatura geldiğinde ah eder vah eder:
“ Anam biz kiminen bu dar konuştuk “ der kendi kendine soraradı. Yine cevabıda kendi kendine verirdi.
“Bennam anam ocahlari bata . Nerde o kadar konuştuk '' diyip Cemal'e saldırırdı.
“ Ola fışgi diden, gene hangi oynaşınan gonuştun o geder. Bu fatura ne bele?”
“Gız ana benim oynaşım ne arir iftira edirsen. “
“Senin oynaşın biter göddaşın başlar.'' (Göddaş : Arkadaş )
“ Ana hem telefon kilitli. Anahtari sende ben nereden açim”
Telefonu kilitleyip anahtarını koynunda sakladığı halde. Cemal bir dümenini bulur telefonu kullanırdı.
“Senin felin biter mi felli seni “
Döndü komşu Pervin'e,
“ Bennam anam anahtari nere sahlamışam. Çık iki gat avurdan söyle gel” dedi durdu.

Yine yalan söyletmişlerdi işte ona.
“ Allahım sen affet “ dedi . Koynundan anahtarı çıkarıp uzattı Pervine
“ Al aç”
Abdestini tazelemeye koyuldu. Çünkü yalan söylemişti hemde abdestli abdestli. O pişmanlığıyla oturdu seccadeye. Yalvardı
“Allahım yalan söyledim beni affet. Hem de abdestli abdestli ”

****

Namazdan döndüğünde çayları hazırlamıştı Pervin . Çekilince yatak olan üstü kitaplıklı, süs eşyalı, altı sandıklı, çekyata minderini alıp oturdu. Komşuları mutfakta her bir şeyin yerini bilirdi Hanım Paşa’nın çünkü onlar komşuları değil sankide evlatlarıydı. Huysuzdu Hanım Paşa öyle kimin yanlışını görse yüzüne vururdu. Ama sevecendi, saftı, güleçti , merhametliydi. Çocukların halası, kızların anası, erkeklerin ezesi, kısaca apartmanın Paşasıydı .
Sehbada limonlu çayından bir fırt alıp kişmişi ağzına götürende Pervin artık patladı:

“ Bizim herif Cemal Abiyi bitene gızınan görmüş”
“Vışşş”
“Pastenede otirirlarmış”
“Eeeee”
“Cemal Abi bizimkiynen tanıştırmış”
“Arsızzzz!”
“ Demiş gel Veysel, teze komşuznan tanış. Veysel önce anlamamış. Bizim apartmanda boş ev ne ariri demiş. Cemal Abi yoh ele değil demiş. Bu sevgilim demiş”
“Vuşş amannnn !”
“Yakında evlenecayıh demiş. Adı Gülüsüm demiş. Üniversitede ohir demiş”

Hanım Paşa öldü öldü dirildi. Bu oğlan benim başıma ne getirir dedi. Komşular döküldüler. Kolanyalar sular, tansiyon cihazları, haplar doldu doldu boşaldı ev...
Hanım Paşa oturup orup kalktı yerinde:

“ Hemde Ünüversiteli, oy kimin nesi, arlimi arsız mi? “
“Oy Cemal buni da mi edecahtın bene?”

Maalesef bir dönem üniversite okuyanlara karşı yanlış bir intiba vardı. Sonrasında nemi oldu. Cemal dediğini yaptı. Evlendi Gülsüm ile hem de daha kız okulunu bitirmeden. Gülsüm gülünce yüzünde güller açan, kalbi tertemiz , Dünya iyisi bir kızdı. Hemen kaynaştılar Hanım Paşa ile komşular da sevdi. Hanım Paşa’ya öyle bir baktı Gülsüm, herkes kuçük dilini yuttu. Hasta oldu bırakmadı, altından aldı, eliyle besledi. Gülsümü azıcık üzecek olsa Cemal, Hemen Gülsüm’ün tarafını tutar Hanım Paşa.
“Sen kimin itisen. O benim gızım gızım “ derdi . Son nefesini verene kadar. Ona dua etti!

Allah Rahmet eylesin. Paşanın anısına.