Erkek çocuklarının, devletin resmi bir kursunda sistematik biçimde istismara uğrayıp, şiddete maruz kalmasından haftalar sonra, Ankara lütfedip harekete geçti!

Palandöken müftüsü ve kurs çalışanları (soruşturmanın selameti (!) adına) açığa alındı!

İstismarcı zaten tutuklu…

Gelinen bu nokta, ne yazık ki kötünün iyisi…

Olması gereken şuydu:

Başta il müftüsü, ilçe müftüsü ve tüm kurs çalışanları müşterek sorumlu tutularak, meşum hadise ortaya çıkar çıkmaz açığa alınıp, savcılığa sevk edilmeliydi.

İl müftüsü görevinin başında ve sanki kendi mesuliyeti altındaki yurtta ya da kursta bu ahlaksızlık vuku bulmamışçasına üç maymunu oynamaya devam ediyor!

İlçe müftüsü ve çalışanların (geçici olarak) açığa alınması ise, tamamen maşeri vicdanı tatmine dönük bir adımdır.

Görün bakın birkaç aya kalmaz, açığa alınan o efendilerin tamamı görevlerine iade olunur.

Bazıları terfi bile eder…

Tamamen yasalara aykırı biçimde, yani korsan olarak o ahlaksızın kursta çalıştırılması, yetmezmiş gibi hadisenin duyulmasından sonra Yozgat’a yine belletmen olarak gönderilmesi başlı başına bir facia olmasına rağmen, mesele ülke gündemine gelene kadar hiçbir yetkili kılını dahi kıpırdatmadı!

Bu sebeple başından beri savunduğum iddiamı bir kez daha tekrarlıyorum:

Vicdan sahibi herkesin kanını donduran ve yüreğini yakıp kavuran bu mahut hadiseden ötürü, asıl il müftüsü mesul tutulmalı ve önce yargı önünde bu zattan hesap sorulmalıdır.

Ne demek yahu, devletin resmi yatılı bir kursunda korsan belletmen çalıştırmak ve de bu ahlaksızın beş ay gibi kısa bir zamanda bu kadar kötülüğü yapmasından haberdar olmamak…

Böyle bir durumda dünya nasıl bir tepki veriyor?

Söyleyelim: Japonya’da olsa, ilgili ve yetkili kimse anında intihar ediyor.

Avrupa’da derhal ya istifa ettiriliyor ya da sittin sene dönmeyecek bir şekilde kamudan uzaklaştırılıyor.

Türkiye’de ise, insanlar hiçbir şey olmamış gibi pişkin pişkin koltuğunda oturmaya devam ediyor!

Binbir Hatim üzerinden şov yapanlar, bir kez Allah’ın kelamını kamil anlamda okumuş olsalardı eğer, (sorumlulukları altındaki bir yerde) masum çocukların ırzına ve izzetine tasallut edilmesi karşısında, binbir yıl tövbe edip, kanlı gözyaşı dökerlerdi.