“Ol mâhiler ki, derya içredir, deryayı bilmezler”. Hayali’nin müthiş teşhisi. Mesela balıklar; balık, su, deniz,yosun, yem, olta, balık ağı nedir sorularının cevabını bilmezler!

Hayat hakkında primitif insanların görüşü olmadığı gibi! Anlamlar üzerinde kafa yormazlar. Kelimelerin anlamları, ifade anlamları, gelişmelerin anlamları vs.

Her gerçekleşen olayın arkasında bir hazırlık devresi, bilgi, plan veya bilgi eksikliği, cehalet, hata, kasıt veya birilerinin hedefi, programları, planları vardır.

Ve her gün dünyada, komşularımızda, ülkemizde binlerce olay oluyor, kanunlar çıkıyor, eylemler yapılıyor, hayat değişiyor, değiştiriliyor, ülke değişiyor, ülkede siyasi, ekonomik, psikolojik endişeler yaşanıyor, birileri durmadan bir şeyler anlatıyor, vadediyor, suçluyor, kızıyor, bağırıyorlar. Çoğu insanın fikri yok ve sadece seyrediyor, bazen alkışlıyorlar(!)

Olayların son sahnesine bakarak yorum yapmak; düşünme ihtiyacı olmayan insanların kalıplaşmış tarzlarıdır.

İki kural vardır; birincisi olaydan kazançlı çıkanlara dikkat etmek, ikincisi parayı takip etmek!

Ekonomik bakış açısı kazanmamız gerekiyor ki; birçok dünyadaki, koşmuşlarımızdaki vatanımızdaki olayları, hareketleri ve gelişmeleri kavrayabilelim. Ekonomik düşünce gelişmeden maalesef düşüncelerimiz çok eksik, basit ve hatalı olur!

Doğunun dozunu çok zaman ayarlayamadığı insanlara ve hele ki siyasi ve dini yöneticilere yani siyasilere saygı çerçevesinde soru soramamak, sorgulayamamak, “niçin sana bana değil” veya “neden sana bu kadar çok bana bu kadar az” diyememek gibi gereksiz, abartılı bir saygısı vardır. Aslında bu saygıdan çok; biraz korku, biraz menfaat beklentileri, biraz fecaat (1)* ve afik(2)* durumlarına düşmemek içindir.

Sessiz kalmanın sebebi; kibarlık olsun diye konudan habersiz yağcılık yapmak veya bildiği halde aptala yatmak olarak da izah edilebilir.

Daha çok sosyal, kültürel ve düşünce olarak gelişememiştoplumlarda; siyasi gücü olan, kariyeri güçlü olanlara ve para sahibi olanlara karşı eziklik, düşünceleri ifade edememe durumları vardır. Ve şark toplumlarında siyasi ve dini lider sevgisi, Tanrı sevgisinin üstüne çıkar! Tanrı yerine ondan korkulur, o sevilir. Tanrı sevilecek ve korkulacak olsaydı geri kalmış toplumlarda suç oranları bu kadar yüksek olmazdı. Yolsuzluk, adaletsizlik, hırsızlık, rüşvet, fiili livata, tecavüz gibi vakalardan söz ediyorum. Bu suçların hamilleri Allah’a yakın olduklarını iddia edebilirler mi? İşte geri kalmış toplumlar bunu değerlendiremiyorlar!

Hayali de balıklar denizde yaşarlar ama denizi bilmezler derken; tam da bunları kastetmiş bence!

Yaşamak gibi bir nimet ve düşünmeden yaşamak, etrafındakileri gelişenleri görmemek, duyumsamamak gibi bir primitif ruh hali!

Enteresan!

Bari gelecek nesiller kitap okuma alışkanlığı kazansalar, toplum ancak böyle kurtulur diye düşünüyorum, ümitleniyorum ancakgenel ulaşım araçlarında bir iki genç insanın elinde ders kitabı görüyor; başka kitap okuyana rastlamıyorum.

Karanlık her tarafta, umutlar var; uzak, ışık içimizde, anahtarı kitaplarda saklı, çıkarmak gerek!

(1)*Fecaat; yürekler acısı kötü durumlara düşmek.

(2)* Afik; yalancı, iftiracı, çok aptal.