İstanbul’da “yarınki, yarın ki” diye öğleden sonra satılan günlük turfanda gazeteler Erzurum’a geldiğinde evvelki günün bayatlamış gazetesi olarak elimize geçerdi. Radyodan dinlediğimizin haberlerin detaylarına iki gün sonra ulaşabilirdik.

Evimize her gün üç ayrı uç gazete girerdi. Her gazete kendi görüşü doğrultusunda yorumlardı. Çok görüşlü birkaç gazete okuyanlar daha geniş ufuklu, tek gazete okuyanlar, tek görüşlü, evine gazete girmeyenler güncelden ve gelişmelerden habersiz öylesine kalabalık oluştururlardı.

Günümüzde haberler elbette eskiyle mukayese edilemeyecek hızda elimize geçiyor! Dünyada artık gizli saklı kalmıyor. Türkiye’de ise basın yasağı denilen bir yasayla haber alma hakları sıkıntıya giriyor girmesine de insanlar bu tür basın yasağı olan haberlerin siyasi olduğunu düşünüyor. Ben de siyasi olduğuna inanıyorum.

Ancak ülke dışında basın haberlerini izleyen veya ulaşabilen varsa; orada haberlerin daha tarafsız ve daha reel olarak ve yasaksız olduğunu bilirler.

Türkiye’de son birkaç yıl içerisinde yaşanan çocuğa, kadına, hayvana, doğaya şiddet uygulanması, insanların kendilerini güvende hissetmemeleri anlamına gelmektedir. Haberleri izlerken son derece strese giriyorum ve adaletin neden sağlanamadığı konusunda ciddi karamsarlıklara kapılıyorum. Bu şiddet haberleri yayımlanırken Türkiye’yi yöneten şahısların bu haberleri dinleyip dinlemedikleri konusunda emin olamıyorum. Eğer dinliyorlar ve düzeltmek için adım atmıyorlarsa; felaket, dinlemiyorlarsa; işini yapmamak anlamı taşır ki burada vicdanın ileride bu insanları rahatsız etmemesi ise korkunç bir durum olacaktır!

Ben bir eylem yaparken hep kendime acaba karşıdan nasıl görünüyorum sorusunu sorarım. Kendime aslında her zaman daha çok soru sormama rağmen daha çok kendime soru sormam gerektiğine inanırım.

Ve Türkiye’de şiddet ve şiddet yapanlar hakkında adaletin sağlanmaması veya geciktirilmesi veya basın yasaklarının, gelişmiş batı ülkelerinden nasıl göründüğü ve onların gözlerinde ne halde olduğumuz konusu beni gerçekten utandırmaktadır. Neden onlarda öyle de bizde böyle diye!