Oğuz Atay’ın çok güzel bir ifadesidir:

Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler;

Ağzına dolar insanın

Sussan, acıtır

Konuşsan, kanatır…

Yine Fuzuli’nin, her zamanki lirik melankolisinden payını alan, her seferinde bir daha hayranlık uyandıran, çaresizliğin bir başka ifadesindeki farklı bir ah…

dost bi vefa,

felek bi-rahm, devran bi sükûn;

dert çok, hemderd yok,

düşman kavî, talih zebûn…

Palandöken’den 2017 Erzurum’una bakıyorum;

Kışı simsiyah hava kirliliğinin örtüsü altında yazı bekleyen bir şehir…

Yazı, sosyo-kültürel ve ekonomik detaylarda her gün daha da başkalaşan yazgısını kabullenmiş bir kent…

Paydaşlaştırılan arazi ve arsalar, birbirine girmiş yükselen binalar, kaderine terk edilmiş devasa yatırımlar…

Karşı istikametten, Tortum yolundan yukarılara bakıyorum…

1970’lerde kurulan ancak bir kuşak yaşatabilen Şehitler Mahallesi yerle yeksan olmuş. Dağ Mahallesi ile birlikte bir hilkat garibesi görüntüsünde…

Bulunduğum noktada, asfaltı karşıya geçmek istiyorum, orta refüjlere kullanılan tretuvarların yüksekliği, devletimizin zenginliğinin ya da müteahhidin bonkörlüğünün nişanesi…

Kent merkezinde kaldırımlar işgal altındayken, bu istikametten Dumlu’ya doğru köprülü kavşağın yüzlerce metre ilerisine, insan trafiğinin olmadığı yersizleşkeye yapılan kaldırımlar fıstıki yeşil..

Selametlik Necati Güllülü’nün ısrarla kazma vurduğu Palandöken Caddesi güzergâhının etrafı ikinci dünya savaşından çıkmış harabe kent görümünde…

Arkasında devasa binalar yükselmiş yükseliyor da… Pek çoğunun alış-veriş hikâyesinde envai türlü dedikodular var…

Alan almış, satan satmış, kimi hava yolu şirketi sahibi olmuş, kimi kara yolu…

Huzur iskânda…

Geçen yıl sosyal medya hesabımdan, dikkatim çeken bir konu üzerine paylaşımda bulunmuştum.

Ne devamsız gözlemse; şehirde 25 plakalı araç sayısı yarı yarıya düştü. Şimdi bu sayı yüzde 50’nin de altında.

Trafikteki araç sayısı gırla…

Şehrin ana yollarının giriş ve kesiştiği noktalarda trafik sürekli kitleniyor.

Kimin umurunda?

Park yeri bulmak başlı başına sorun…

Araç kullanan bizlerin de pek çoğunun trafik bilgisi zaten yok…

Saygı, şehir içi hız sınırı hak getire…

Meskûn mahallerde hız denemesi yaparak tehlike saçıp, çevreye de gürültü kirliliği veren makandaların sayısı her geçen gün daha da artıyor.

Emniyet trafikten elini eteğini çekti… 155’i boşu boşuna aramayın!

Böyük Şehir!

Haklarınızın muhatabını aramalısınız…

Yaya, işgal altındaki kaldırımlardan geçemiyor, kaldırımlara habire fıstıki sarı noktalı şeritler döşüyoruz…

Vel hasılı kelâm; renkler, ışıklar, lay lom teraneleri lolipop şekeri…

Bürokrat emir kulu, siyaset güç… Uzun yıllara sair…

Birbirine düşmüş gazeteciler ve bu fırsatı kendi lehine kullanarak, her zaman ve dönemde gücün yanında yer almasını bilen, parsayı götüren fırıldak gasteciler (!..)

Ver mehteri!

Has dur!

Bayram o bayram ola!