Mesleğe ve siyasete iyi kötü ömrünü vermiş gazeteci bir arkadaş anlattı.

Aday adayı bir genç, kendisini aramış,

-“Abi adaylığımı koydum. Yazar mısın?”

Bizimki kıramamış;

-“Ne yazayım? Bilgi, belge, görsel …”

-“A tamam abi merak etme. Basın danışmanlarıma söyleyeyim seninle irtibata geçsinler…”

Ortalık böyle basın danışmanlarıyla dolu.

Üç kuruşa reklam yapanlar mı desem,

4 lahmacunun parasını ödeyemeyip yerine reklam teklif edenler mi deseem,

yıllardır güçten yana yer alıp paravan şirket ve faturalarla bazı belediyeleri söğüşleyen fırıldaklar mı deseeem,

habersizce reklam koyup ardından işadamlarına, firmalara tehditkâr faturalar gönderen uyanıklar mı deseem…

Neyse ben hiçbir söylemeyeyim, meslek ayaklar altında vesselam…

***

Konumuz malum seçimler, aday adayları ve partilerin durumu.

Yaklaşık 38 yıl oldu, masa başından ahkâm kesmek benim harcım değil.

Her dönem seçim arifelerinde olduğu gibi bu kez de hafta ortası partileri şöyle bir dolaştım.

Pelit Meydanı’ndaki kardeş tabelaların yer aldığı binanın 5. Katına çıktım.

Akşam saatleriydi.

Merdiven başı solda MHP’nin il başkanlığı, sağda CHP’nin tabelası.

1980 öncesi böyle bir fotoğraf mümkün müydü acaba?

Önce MHP’ye uğradım.

İl Başkanı Naim Karataş’ın odası hayli kalabalık. Tortum’dan bir heyet içeride, merkez ilçelerden aday adayları ise sekreterlikte sıra bekliyorlar.

Mevcut durum mu, Teşkilat mı, Serdar Sevimli ismi mi? MHP’yi uzun yıllar sonra ilk kez böyle kalabalık gördüm.

Çay servisi yapan hayli yorgun ama mutlu görünüyordu.

İl Başkanı Naim Karataş’ın odasına geçtik.

Vaktin geç olmasıyla birlikte o da yorgun ama gözlerinde farklı bir mutluluk ifadesi vardı.

Öncelikli cümlesi; “Erzurum’a 1 Nisan şakası yapmayacağız!”

Hemen söze geçtik.

Göreve geldiğinden beri en büyük öncelikli hedeflerinin yerel seçimler olduğunun altını çizen Karataş, teşkilatla birlikte belli ki boş durmamış.

Serdar Sevimli ile yaklaşık 6 aylık bir süreç yaşadıklarını anlatan Karataş, “Serdar hocamız, sadece mesleği itibariyle değil, öncelikle kişilik, plan, program ve başarılı profil anlamında tercihimizdi. Şehirde her üç kişiden birinin kalbine dokunmuş. Soyadıyla müsemma gerçekten sevimli bir insan. Genel Merkez’in de hassas irade ve kararıyla hemfikir olarak yola koyulduk” diye konuştu.

Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Prof. Dr. Serdar Sevimli’yi 1 Aralık’ta geniş katılımlı bir toplantıyla resmen açıklayacaklarını anlatan Karataş, ilçelerde aday adaylarının başvurularının devam ettiğini söyledi.

Karataş, eskiden güney ilçelerde aday bulamazken şimdi bu ilçelerin tümünde başvuruların üçer beşer yapıldığını, merkez ve diğer ilçelerde de 5 ila 10 arasında aday adaylarının başvuruda bulunduklarını kaydetti.

Karataş, özellikle merkez ilçelerde güçlü ve sürpriz adaylarla seçmen karşısına çıkacaklarını sözlerine ekledi.

***

Buradan CHP’ye geçtim.

İl Başkanı Bülent Oğuz partilileriyle sohbet halindeydi.

Kadın kolları başkanı Meryem Samat, başörtülü hanımlar ve diğer partililer.

Başkan Oğuz’a MHP’ye uğradığımı, “Serdar Sevimli” ismini dile getirdiğimde;

“Sevimli ailesi ata dede komşumuz. Pırıl pırıl bir aile çok başarılı hemşerimiz. Serdar hoca, MHP için mucize denecek bir isim. Allah hayırlı uğurlu eylesin. Ama biz iddialıyız.”

Büyükşehirin çalışmalarını eleştiren, PR görsellerle aldatma yapıldığını, asıl hizmetlerin halkın para kazanabileceği yatırımlara yönelik olması gerektiğini savunan Oğuz da şunları söyledi:

“Çat bizim vitrinimiz. Benzer adaylarla seçmenimizin karşısına çıkacağız. Tüm ilçelerden aday adaylarımız (2 ila 8’er kişi) başvurularını yaptı. Yakın zamanda adaylarımızı açıklayacağız. Bizi izlemeye devam edin!”

Oğuz, İYİ Parti ile ittifak içerisinde olacaklarını da söyledi.

***

Pelit Meydanı’ndan İstasyon Caddesi’ndeki AK Parti’nin binası geçtim.

Asansör düğmelerinde en yıpranmış ve silik görünen 3. kat.

Teşkilatın koca yerleşim katına diğer yarısı da eklenmiş. Başkanlık kapısı kapalı, girişler karşı kapıdan.

Her zamanki gibi şık, kurumsal nitelikli özenle bölünmüş ve döşenmiş.

Ne başkan, ne aday adayları, ne nöbetçi birim pek kimse yoktu. Olanları da tanımıyordum. Çıktım.

Ertesi gün ikindi saatlerinde yeniden gittim.

Mehmet Sekmen’in makam aracı parti binası önündeydi.

Kendini genç zanneden Mahmut Bektaş’la yukarı çıktık.

Başkan Sekmen, kadın kolları üyeleriyle toplantı halindeydi.

Gençlik kolları birimi ve diğer odalarda birer ikişer kişi, koridorlarda genç şık giyimli, akıllı telefonlara yapışmış havalı delikanlıların dışında yine tanıdık kimse göremedim.

İl Başkanı Mehmet Emin Öz, hala gelmemiş.

Belli ki aday adayları da dosyalarını teslim etmiş soluklarını Ankara’da almışlar.

Son durum itibariyle, edindiğim bilgi kadarıyla Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için mevcut Başkan Mehmet Sekmen, İl Başkanı Mehmet Emin Öz, AK Parti eski milletvekili ve Genel Merkez Ekonomi İşleri Genel Başkan Yardımcısı Cengiz Yavilioğlu, eski Milletvekili Mustafa Ilıcalı, Avukat Muhammet Sunar, eski Bursa Valisi İzzettin Küçük, Hayrettin Doğan, Güven Altun, Orhan Akgüloğlu ve Hakkı Yeşilyurt’un isimleri geçiyor.

Bunlar arasında Cengiz Yavilioğlu’nun ismi son günlerde biraz daha ön plana çıkmaya başladı.

Kendisiyle telefonla görüştüm.

Herhangi bir başvuru yapmadığını, görevinin başında olduğunu ancak verilecek göreve de her zaman hazır olduğunu ifade etti.

Merkez ilçelerde, AK Parti’nin her daim sonradan belediyelerde yerleri garanti olan nöbetçi aday adayları ile birlikte ortalama 15 başvuru yapılmış.

Diğer ilçelerde en fazla aday adayı başvurusu Pasinler’de görünüyor. Sayı 30’a yaklaşmış.

Ne diyelim.

Bereketli parti.

Bunlardan sadece birer tane aday gösterilecek, amacı farklı olanların haricindekilere de bir anekdotla “her şey nasip işi” diyelim.

Erzurum eşrafından, kendisini çok sevdiğim beyefendi, güzel insan, AK Parti’nin vefakâr eski il başkanı Hüseyin Tanfer’e hafta içerisinde bir ziyaretim oldu.

Siyaset konuştuk. Bir anısını anlattı.

2004 yerel seçim arifesi.

Erzurum’da yoğun kar yağışının ulaşıma geçit vermediği günler.

Aday adayı bolluğu bugünkü gibi değil. Merkeze aday listeleri gönderilecek, o zaman belde olan Karaçoban’ın Kopal’da aday yok.

Tanfer, partinin belde temsilcisi ile telefonla irtibatta.

Ne yapalım, kimi gösterelim? derken, temsilci, “Burada bir hemşehrimiz var. Manisa’da yaşıyor. Beldeye akrabalarına ziyarete gelmişti, yollar kapalı dönemiyor isterseniz onu aday gösterelim.”

Abdullah Akdağ aday gösterilir ve belediye başkanı seçilir.

Şimdi merhum. Allah rahmet eylesin!

Benzer durumlar başka partilerde, Refah Partisi’nin o dönemlerinde de vardır ya…

Her şeyin hayırlısı.

Önemli olan bu şehire dürüst bir şekilde hizmet edip, “Allah Razı Olsun!” dedirtebilmek.