Toplum olarak son yıllarda ciddi sıkıntılardan geçmekteyiz.

Covid 19’’un yol açtığı yaraları sarmadan, ekonomik krizle birlikte deprem ve sel felaketiyle sarsılmış bulunmaktayız.

Bu zorluklardan millet olarak çıkmak için çareler ararken, yaklaşan seçimler nedeniyle de siyasetin sen, ben kavgası arasında kalmış durumdayız.

Kaybedilen canlar için yakılan ağıtlar, siyasilerin boş vaatleri arasında kaybolurken, ramazan ayının gelmesiyle birlikte çarşı pazardaki zam furyası cep yakıyor.

Geçmişte hatırladığımız kuyrukları, şimdi siyasi partilerin kapılarıyla Et ve Süt Kurumu önlerinde görmekteyiz.

Siyasetin geçim kapısı olarak görüldüğü ülkemizde; vatandaş, Ramazan’da gelecek zamları nasıl göğüsleyebileceğinin ince hesabını yapmakta.

Siyasi rekabetin kıran kırana yaşandığı bu günlerde, raflardaki ürünlerde zam yarışı içerisindeler. Kuru soğanın zam şampiyonu olduğu piyasada rekabet kıyasıya devam ediyor.

Ticari ve siyasi ahlakın örselendiği günümüzde, iftar sofralarının tadının kaçırılmamasını ve siyasetin etik kurallar içerisinde yapılmasını temenni etmekteyiz.

Ekonomik sıkıntıların yaşandığı bu ortamda, siyasilerin alabildiğince kesenin ağzını açmaları, ülke gerçeklerini gözler önüne sermesi açısından oldukça düşündürücü ve mesaj vericidir.

Piyasa ateşinin nasıl söndürüleceği konusu şimdilik kimsenin kapsam alanı içinde gözükmüyor.

Demokrasinin vazgeçilmez aktörleri olan siyasi partilerin ve aday adaylarının çokluğu vatandaşın önceliğini yansıtması açısından oldukça manidardır.

Hayatın akışı içerisinde ait olduğu şehre hiçbir katma değer sağlamayıp, yalnızca seçim aşamasında memleket meselelerini hatırlayıp, özgüven patlaması yapanların cesareti ise hayret verici bir durumdur.

Dertlere derman olmak, halka hizmet etmek gibi kavramlar, seçim aşamasında çok yaygın kullanılan siyasi sloganlar olsa da bu vaatlerin yerine getirilmesi özlenen bir beklentidir.

Bu gün sahura kalkıp, ramazan orucuna başlayıp nasip olursa iftarımızı açacağız.

Bu süreçte piyasa fırsatçılarının ve siyasi rekabetin manevi atmosferimizi bozmamalarını arzu etmekteyiz.

Çadır ve konteynerlere sığınanlarla, memleketleri dışında yaşamak zorunda kalan depremzedelerin çektikleri sıkıntıları siyasetin gölgelemesine ve istismar etmesine müsaade etmeyip, onların ramazan boyunca ibadetlerini kolayca yapmalarını sağlamak durumundayız.

Tercihlerimizdeki önceliğimiz siyasetimiz değil, insan olmalıdır diyor, sağlık, huzur ve huşu içerisinde bir ramazan geçirmemizi diliyorum.