Güneşe göç var da kalan biz miyiz?” diye soruyordu, “Zindandan Mehmed’e Mektup”unda Sultanü’-ş Şuara…

Evet; geleceğin dünyası göklerde…

Güneşte olmasa bile başka bir gezegende…

Çünkü insanoğlu dünyayı öylesine hoyratça ve öylesine acımasızca tüketti ki artık kendisine başka galaksilerde hayat arıyor.

Haklı olup da azınlıkta olanların değil, haksız olup çoğunlukta ve güçlü olanların yakıp yıktığı bir dünyadayız.

Bu sebepledir ki, artık dünyanın aküsü bitmek üzere…

Ya adalet üzere yeni bir düzen kurulacak ya da dibe vurmuş bu aküyle birlikte insanlığın da sonu gelecek…

Hal böyleyken insanoğlu hep göklere bakıyor ve on binlerce yıl olduğu gibi yıldızlar arasında kendisine bir eş arıyor.

Şimdilik ses hızını geçen uçaklar yapıldı (her ne kadar düştüyse de) lakin hala ışık hızına erişilemedi. İşte bu yüzdendir ki ha bire uzaya ayna tutup duruyoruz:

İlla oralarda birilerini bulalım diye…

Atatürk Üniversitesi de ayna tutuyor uzaya…

Hem de Türkiye’de daha bir emsali olmayan çapta büyük bir ayna…

(Acem kızı olsaydı bu ayna karşısında kendisini Saba Sultanı zannederdi.)

Bilmem sayabilecek mi; uzayda kaç milyar yıldız, kaç milyar gezegen var…

Değil mi ki istikbal göklerdedir ve değil mi ki insanoğlunun en temel sınavı hep kosmosladır…

O halde Atatürk Üniversitesi’nin aynasından uzaya bakalım…

Biz onları gördüğümüzde onlar da bizi görecek mi acaba!

Birilerinin sandığının aksine İbrahim Hakkı din aliminden çok, feza mütehassısıydı.

Bu sebeple Erzurum’da bu kıymetli insanın adına bir feza gözlemevi kurulması elbette ki takdire şayandır ve anlamlıdır.

Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, tıpkı Yahya Kemal’in dediği gibi “…çocuklar gibi şen”di, Konaklı’ya kurdukları uzay aynasını anlatırken…

Biz de heyecanlandık, artık kuyruklu yıldız hangisi güneşten kopan alevler nedir bileceğiz…

Antik medeniyet olan mayalar niyedir bilinmez, bugünkü NASA’dan daha fazla fezaya kafayı takmışlar.

Mağaralara çizdikleri tüm sembollerde göklere atıfta bulunmuşlar.

Kim bilir belki bundan üç bin yıl sonra da Atatürk Üniversitesi’nin “uzay röntgenciliği”nden söz edilir!

Şaka bir yana…

Atatürk Üniversitesi hakikaten önemli işlere imza atıyor…

Uzaya tutulacak ayna bu hizmetlerden yalnızca biri…

Gökbilimciler Erzurum’a gelecekler ve bu devasa aynadan uzaya bakıp galaksileri okuyacaklar.

İbrahim Hakkı’ya ayan olsaydı nasıl kıskanırdı…

Anadolu’nun çatısı olan Erzurum’da, elbette ki o çatıya bir de ayna koymak yaraşırdı.

Atatürk Üniversitesi de işte bunu yaptı…

İnsanoğlu hiçbir zaman güneşte göç etmeyecek, dolaysıyla da göç edenlerden geri kalanlar biz olmayacağız.

Lakin dünya olarak içerisinde bir nokta hükmünde bile olmadığımız bu evreni hep merak edeceğiz.

Bizden başka canlılar var mı?

Bendeniz de hep şunu kendi kendime sorup duruyorum:

Diyelim ki günün birinde evrende bizden başka canlıların olduğunu bulduk, hatta onlarla dostça merhabalaştık.

Pekii…

O canlılar bize sorsa ki siz insanoğlu; bunca savaşı, bunca katliamı, bunca hunharlığı, bunca zalimliği, bunca adaletsizliği ve bunca çirkinliği niye yaptınız?

Ne cevap veririz?

Bilemedim…

Atatürk Üniversitesi uzayı röntgenleyecek bu aynayı kurmakla iyi mi etti kötü mü?

Ömer Hoca’nın heyecanına saygı duymak hatta o heyecanı paylaşmakla birlikte, bilmiyorum ben de günün birinde o aynadan başka alemlere bakıp durur muyum…

Ömer Hoca, belki olur belki olmaz uzaya gideriz ya da hiç gidemeyiz.

Ama sendeki bu “Erzurum göklere ulaşacak” inancı beni de tarifsiz biçimde mutlu etti…

İyi ki varsın be Ömer Hoca…