Bu hafta da yine ‘PORTRELER’ başlıklı yazı dizimizle sizlerle beraberiz. Sizlerin beğenisi ile devam ettirdiğimiz yazı dizimizde bu hafta sütunlarımıza Erzurum Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Rasim Fırat’ı konuk aldık. Bilhassa esnafların sorunlarının ele alındığı söyleşimizde Başkan Fırat’ın hakkında verilen hapis kararına ilişkin cesur açıklamalarına yer verdiğimiz röportajımızı nefesini tutarak okuyacağınızı düşünüyoruz.
 
ESNAFLIK CAZİBESİNİ KAYBEDİYOR
Sayın Fırat, Erzurum’da bir zamanlar ahilik kültürünün siyasete de yön vermekle kalmayıp halk nazarında da itibarını inkâr edemeyiz. Sizce bu itibar devam ettirilebiliyor mu?
Şu anda esnafın eski ahilik dönemindeki gibi lobicilik gücü yoktur. Eskiden iktidarla esnaf arasında halk arasında köprü bağı kurup etkin rol oynarlarmış. Zaman geçtikçe eski cazibeliğini kaybetmiş. Ahilik kültürü yine devam ediyor. Bizde yılda bir defa törenler şeklinde kutluyoruz. Bu ahiliğin asıl kurucusu Ali Evrani Veli Baba Kırşehir’de yattığı için kutlamalar orada yapılıyor. Bizde 2005 yılından bu yana ahilik kutlamalarını sürdürüyoruz. Esnafımızın ilgi alakası memnun edici değil. Bizimde şevkimiz heyecanımız kırılıyor. Her yıl daha coşkulu şekilde yapmamız gerekirken heyecan eksikliği yaşıyoruz.
 
AHİLİK KUTLAMALARI MİLLİ BAYRAM GİBİ OLMALI
Tabi bunlar esnafın talebi ile bir araya gelmesi ile olur. İlimizde uzun zamanlar kutlanılmamış esnafa iyi anlatılmamış. Bakanlıktan izin alarak başladık kutlamalara. İstediğimiz doğrultuya getirebilmiş değiliz. Gönül arzu ediyor ki milli bayram şekline getirelim. Yılda bir gün bile olsa esnafın sesini duyurabilelim. Esnaf kendi varlığını ortaya koysun istiyoruz. İşin biraz detayına indiğiniz zaman bunlar birazda maddiyata bağlı olan şeyler. Yani o insanları bir arada tutabilmek için harcamalar yapmak lazım. Bizim bütçemiz kısıtlı detaylı harcama yapamıyoruz. Dolayısıyla istediğimiz gibi Ahi Evran veya esnaf bayramını kutlayamıyoruz.
 
DEĞİŞİME AYAK UYDURAMIYORUZ
Sürekli olarak haber bültenlerinde icralık olan esnafın haberlerini görüyoruz. Bu sorunların sebepleri olarak neyi görüyorsunuz?
Tabandaki esnafın sıkıntıları her geçen gün artıyor. Türkiye’de esnaf üzerinde müthiş bir şekilde son 10 yıl içerisinde değişim var. Erzurum olarak bu değişime ayak uyduramıyoruz. Çok çeşitli sebepler sıralayabiliriz. Bütçe yetersizliği eğitim eksikliği gibi etkenler sıralayabiliriz. Bundan on yıl önce internet üzerinden satış yoktu. Bu kadar devasa alışveriş merkezleri yoktu. Biraz daha halk tabandaki esnaftan alışveriş ederken teknolojinin gelişmesi ile birlikte internet bankacılığı üzerinden alışverişler çıktı. Çeşitli siteler den eğitimle insanlar özellikle memur kesimi evinin ihtiyaçlarını internet üzerinden alabiliyor. Kredi kartı ile ödemeler yapılıyor evine kadar teslimler yapılıyor. Dolayısıyla vatandaş çarşıya pazara gidip esnaftan pazarlık etme kültürünü bıraktı. Bunlar tabandaki esnafı zarar ettirdi.
 
TEKNOLOJİK GELİŞMELER ESNAFI BİTİRDİ
Esnafın eski itibarını kazanması için neler yapılabilir?
Devasa iş merkezleri kuruluyor. Bu insanlara gelip yapmayın diyemezsiniz. Bizim az sermaye ile çalışan insanımız esnafımız eskiden İstanbul’a telefon açardı bin takım elbise isterdi mağazasına koyar satardı. Şimdi öyle değil herkes fabrika fiyatına internet üzerinden alışverişini yapıyor. Erzurum eskiden tüccar şehriydi. Biz burada sanayi şehri değiliz. Burada üretim yapıp başka ülkelere ihracat yapamıyoruz. Tüccarlarımız fabrikalardan malı alırlardı depolara indirirlerdi. Bir taraftan kamyonlara mal yükler öte taraftan mallar inerdi. Bölge şehriydik herkes alışverişin Erzurumda ki toptancılardan yapıyor. Köydekilerin bile internetten mal alma imkanı var fabrika fiyatına mal alıp kapısına kadar getirtebiliyor. Şimdi dediğim gibi ayakkabı alacak vatandaş bile internetin başında ucuzluk günlerini takip ederek evine kadar getirtebiliyor. Biz buna ayak uyduramıyoruz.
 
ESNAFIMIZ KENDİNİ GELİŞTİRMELİ
Devasa alışveriş merkezlerine karşı küçük esnafın bir araya gelip ortaklı olarak yeni işletmeler açması mümkün değil mi?
Kardeş kardeşi ile bir arada duramıyor. Baba oğul bile bir arada duramıyor. Az olsun benim olsun hesabı güdülüyor. Onun bunun işiyle uğraşamam az olsun bereket versin akşama kadar ne olursa diye ticaret yapılıyor. Daha büyüyeyim daha büyük işler yapalım diye düşünceler yok. Ufak çapta imalatlarda olsa hepsini biz yapalım istiyoruz. Halbuki şunu ayırt etmek lazım. Ürünün imalatı ile pazarlanması ayrı bir sanattır. Bazı insanların sanatı imalatta daha iyidir. Konuşma ikna kabiliyetini bilemez. Ne yapmak lazım ekmeği paylaşmak lazım. Kaliteli işinin ehli insanlara pazarlamasını yaptırmak lazım. Mobilya sektörünü örnek verelim. İmalatçılarımız var. Bir reyon açalım da bir numune ürünlerimizi koyalım gelen müşteri gelsin baksın siparişini versin diye düşünen yok. Adam oturup dükkanında bekliyor sipariş versin yapalım diye düşünüyor. Müşteri dükkana geliyor.Katalog istiyor ‘Sen merak etme ben en güzelini yaparım diyor. Oysa güzellik görecelidir ona göre güzel olan müşteriye göre kötü olabilir. Ama biz halen daha çok güzelini yaparım deyip duruyoruz. Oysa onu çeşitlendirmek lazım. Ayrı ayrı modelin olacak. Hazır olmasa bile katalogun olacak. O zaman istediğin satışı gerçekleştirebilirsin.
 
HİPERMARKETLER BÜYÜKŞEHİRLERİN GERÇEĞİDİR
Sürekli artan AVM’ler karşısında küçük esnaf için neler  yapılmalı?
Hipermarketler büyükşehirlerin gerçeğidir ancak yerel esnafın da unutulmaması gerekir. Eskiden okullarda yerli malı haftası olurdu, yeniden tabana inmeliyiz. Büyük alışveriş merkezleri kentlerin ekonomisi için önemlidir. 400 bin nüfuslu Erzurum’da hipermarketlerin bulunmasının kimseyi rahatsız etmemesi gerekir. Erzurum gibi büyük bir şehirde alışveriş merkezleri ve hipermarketlerinin bulunması çok normal. Ancak yerel esnafı da unutmamak, desteklemek ve kalkınmalarına yardımcı olmak lazım. Bu konuda tabana inmek ve halkımıza anlatmak lazım. Yerel esnafın da kalifiye eleman çalıştırması ve kendilerine çeki düzen vermeleri şart. Mal satabilmeniz için mutlaka albeninizin olması lazım. Kendinizi geliştirmeniz lazım. Her esnaf oturup bunu düşünmeli. Bu çok geniş bir yelpazede düşünülmesi gereken bir konu. Halka iyi anlatmak, niye tercih ettiklerine bakmak gerek.
 
VEFA BEKLEDİM CEZA YEDİM
Yaklaşık 10 yıldır bu görevdesiniz. İlk göreve geldiğiniz zamanki gördüğünüz noksanlıklar nelerdi. Siz neler kattınız?
2002 yılında esnaf odaları birliğine başkan seçildim. O zaman bütçemiz 68 bin lira idi. Kongre bittikten sonra kongrenin masraflarını ödedik. Çalışan arkadaşlarımızdan biri bizimle ayrılmak istedi onun alacaklarını ödedik. Elimizde 51 bin TL para kaldı. Bu parayla hizmet etmek için yola çıktım. 7 sene sonra 2009 yılında ben bu binayı yaptım bitirdim. Yaklaşık 3 milyon 800 bin lira para harcadım. Bütçenin yarısını hibe almış oldum. Esnaftan kuruş para toplamadım. 1999 yılında 60 bin TL bütçe vardı üç sene sonra 68 bin TL olmuş ancak. Ama ben üç sene içerisinde bütçeyi 1 milyon 500 bin TL yapmışım. Bugün şehirde 27 tane meslek odamız var. Hepside bu binada oturuyorlar. Kira almıyoruz. elektrik parası almıyoruz. Bu ay yaklaşık 6 bin TL doğalgaz parası ödedik. Devir aldığımızda 3 personel varken şu anda 12 tane personelimiz görev yapıyor. SGK, maliye borcumuz yok. Yalnızca Halk Bankasından kredi kullanmıştık. Ayda 8 bin TL kullanıyoruz borcumuzda hemen hemen bitmek üzere. Böyle bir hizmet yapıyoruz. Ama ben gittim yargılandım 4 sene 2 ay ceza aldım. Kim bana aferin dedi. Ceza almamı bir tarafa bırakalım kim bana teşekkür etti. Ne yaptı bu millet bana. Şimdi ben 10 sene evvelki resimlerime bakıyorum siyah saçlı yağız delikanlıyken saçım başım bembeyaz oldu. Sıkıntılar üzüntüler perişan etti. Geceleri uyku uyuyamadım gittik yargılandım. Ama ben hak etmedim ki bunları. Kimse teşekkür etmedi motivasyonumu kırdılar küstürdüler beni.
 
ESNAF KALSAYDIM 5 KATI BÜYÜRDÜM
Hakkınızdaki iddialar sonrası yapılan denetimlerden nasıl sonuçlar çıktı?
Ankara’da konfederasyonun iki dönemdir yönetim kurulu üyesiyim. Yönetim kurulu 15 kişi Türkiye genelinde 82 birlik var. 95 tane benim konumumda başkan var. İlk 15 kişi içerisindeyim. Türkiye beni taktir ediyor Erzurum’da hapisle yargılanıyorum. Ben kendimi feda ettim. Taş mağazaların esnafıyım. Esnaflığımda kalsaydım 5 katı büyürdüm. Buradan maaş alıyorum bedava çalışmıyorum ama daha fazla büyüyebilirdim ticaretimde. Tabii ki burayı talep etmeseydim kimsede beni başkan etmezdi. Erzurum’a iyi hizmet ettiğimi düşünüyorum yapılamayanı yaptım.
 
PROJELER GELİYOR KABUL ETMİYORUM
Hakkınızda çıkan iddiaların kaynağı nedir?
Yönetim kurulundaki arkadaşlarımın da emeklerini inkar edemem. 2 tane ne olduğunu bilmeyen hırs belası ile Rasim Fırat’ı şikâyet edeyim yargılanır belki hüküm yer yargılanır onuru incinir kırılır düşüncesi ile haksız yere şikâyet edildim. Bakanlıktan müfettiş geldi inceledi bir şey bulamadı. Bir sorun bulsaydılar gereğini yaparlardı. Herhangi bir şey yoktur dedi raporunu yazdı gitti. Hata etmişiz proje yapmışız Avrupa Birliğine yollamamışız bu binaya harcamışız. Bana göre bu hata değildi elbette. Çoğunluklada böyle yapılır bu işler. Şikâyet edildik gittik yargılandık. Geçen sene hem Kalkınma Ajansı bana proje Erzurum Valiliği proje verdi. Kalkınma Ajansı projenin yarı parasını bize gönderdiler. Bizim bu mahkemeden dolayı ben üzüldüm projeyi kabul etmedim. Yine aynı şekilde SODES projesini valiliğe yazdım onu da yapmadık. Halbuki ben şikayet edilene kadar Erzurum’da 700 kişiye eğitim vermişiz. AB’den Dünya Bankası’ndan SODES’ten proje yapmışız hayata geçirmişiz. Harçlıklarını vermişiz.
 
İLLEGAL HİÇBİR PROJE YAPMADIK
Özellikle yakınlarınızı projelerden faydalandırdığınız iddia ediliyor. Buna ne diyeceksiniz?
Proje yapmışız bir tane koordinatör sekreter azım 20 tane kursiyer lazım. Başka proje yapmışız 60-70 tane kursiyer lazım vs. Buraya kızımı sekreter yazmışım doğrudur. Ama beni şikayet edenin kızını akrabasını da yazmışız. Çalışanlarımız insanların herkesin akrabalarından kursiyer yazdıklarımız doğrudur. Biz ilan etmişiz kurs açmışız gelin katılın diye. Benim kızım bir projede yer almış fakülte mezunu şartları tuttuktan sonra sorun görmüyoruz. Kaldı ki 8 proje içerisinde birinde kızım olursa ne olur ki. Bunlar tamamen resmiyetler dahilinde yapılmış şeylerdir. Benim kızım proje alamaz diye bir kaide yoktur ki. Benden evvelki başkanın oğlu sekreter çalışıyordu. Bunun etik olup olmadığı doğrumudur. Benim şu anda 12 personelim var bir tane akrabamı bulamazsınız. Yakınımın burada işe giremez diye bir kaide var mıdır elbette yoktur. Bir başkasına 10 TL verip de kendi çocuğuna 20 TL vermiş değilim ki bana hesap sorulsun.  Her yerde herkes inisiyatif kullanıyor. Günümüzde bunun adı referans. Bu bir suç mudur herkese soruyorum. Bunlar mahalle dedikodusundan öte bir şey değildir.
 
SIFIR SERMAYE İLE ESNAFLIK YAPILMAZ!
Esnafın sorunlarına gelelim. Şu an Erzurum’da kepenk kapatan esnaflar için sıkıntılarının en büyük gerekçesi nedir?
Esnafın icralık olduğuna yönelik söylentiler abartıdan ibaret. Bize kayıtlı 47 bin kayıtlı üye var. 29 bin esnafımız aktif olarak çalışıyor. Kepenk kapatanların çoğu işi bilmeden anlamadan dükkan açıp bir seneden sonra kapatanlar çoğu. Adam emekli oluyor bakkal dükkânı işleteyim deyip iflas edip kapatıyor. Sermayesiz dükkân açıp borçlanıp hacze düşüyor ödeme güçlüğü çekip kendi adına kapatıp hanımının adına dükkan açıyor. Bir müddette hanımının adına götürüyor ve batıyor. Sürekli olarak işi bilmeden eğitimini bilmeden işlerini devam ettiremiyorlar. Sıfır sermaye ile esnaflık yapılır mı? Bu adam ne yapacak peki. Veresiye alayım mal satayım para kazanayım adamında parasını ödeyeyim yok böyle bir şey. Eskiden ticaret vardı. Alırdın malı iki katı kar bile koysan kazanabilirdin. Yüzde 2 ile yüzde 5 kar ile adamlar mal satıyorlar. Senin sattığının yarı fiyatına internetten mal alıyor adamlar. Ayakta kalmaz bu şekilde mümkün değil. Sıcak para akışı yok. Hemen herkes borçlu. Neden borçlu adam konut kredisi kullanmış ev almış. Bir aylık geliri de bankaya ödeyeceği de belli. Bu adam çarşıda pazarda alışveriş yapamaz hale gelmiş. Adam gitmiş sıfır araba almış benzin koyacak parası yok evine icra geliyor. Biz hak etmediğimiz derecede tüketici olmuşuz. Herkes hakkından fazlasıyla borçlanmış. Beş sene sonrasına bile borçlananlar var. Gerektiğinden fazla borçlanıyorlar. Bunlar içerisinde esnaflarımızda var. Haddinden fazla harcamaya gidip sonrada zorlanıyorlar.
 
DARPHANE ALTININA TALEP OLMAZ
Son zamanlarda bankaların altın satma gibi bir girişimleri söz konusu oldu. Esnafın tepkisi de oldukça yoğundu. Neler yaptınız bunun önlenmesi için?
Bankalar altın satma girişiminden geri çekilmediler. Geçenlerde 12 banka yetkilisi ile toplantı yaptık. Bunlar alt yapılarının hazır olmadığını darphane bölümlerini satmayacaklarını söylediler. Ama meclisten de satabilirler diye kanun çıkardılar. Bunlara yetki verildi. Bu aşamada bankaların darphane altınlarını satacaklarını zannetmiyorum. Bankalar altın hesabı açıyorlar. Diyelim ki vatandaş üç beş lira birikmişi var altın hesabına çevirtip o zamanın altın fiyatına göre hesaba yazıyorlar. Tasarruf ediliyor, lazım olduğu zamanda o günkü altının fiyatı neyse vatandaşa TL olarak para veriyor. Altın hesabı gibi duruyor bankalar bir yerde emanetçilik etmiş oluyor. Vatandaşında parasının değer kaybetmemesi için altın olarak bankada duruyor. Vatandaşında öyle bir kazancı oluyor. Hiç kimsenin bankalardan altın alıp satma olayına yakın olacaklarını itibar edeceklerini sanmıyorum. Fatura giriş çıkışı olacağı için altın pahalıya geliyor. Ama bankalar işlem yapıyorlar halen.
 
KALİTEYİ GETİRMEDEN KAZANILMAZ
Esnafın eğitime ihtiyacı olduğunu söylediniz. Eğitilmeleri için oda olarak çalışmalarınız oldu mu?
Bizim insanımız bizden habersiz dükkan kiralıyor. Sonrada vergi levhasını çıkarıyor ben oldum esnaf diyor. Eğitim verdiğinde ya git benden o tarafa diyorlar. Kime ne eğitimi vereceksiniz ki.
Geçenlerde Taş mağazalardaki bir esnaf diyor ki gelsin turisti aşağı indirelim esnafı gezdirelim diyor. Dağa gelen turistin geliş amacı kayak yapmaktır. Beş yıldızlı otelinde kalıyor sabah kayıyor akşam içmeye gidiyor. Alkol, kayak fuhuş amaçlı geliyorlar. Bizim Erzurum’da turist aşağıya ineceği zaman bir restoran buluyor mu hayır. Gece kulübü eğlence yeri var mı hayır. Dolayısıyla caddeye inip turist alır mı? Kayağa gelen kıyafette almaz. Aşağıya indirdiğin turisti tarihi eserleri gezdirirsin ancak. Erzurum’un yöresel yemeğini belki. Her gün mü cağ kebabı yer turist. Anlayacağınız turistin gezmeye ihtiyacı yok hediyelik eşya için Rüstem Paşa çarşısına Oltu taşı almaya çalışır. Çarşının içinde rehber yok yabancı dil bilen esnaf yok. İngiliz gelse İngilizce bilmez. Yabancı dil bilen kaç tane esnaf var. Söyleyeyim sıfır. Dedik ki şuraya rehber bulalım parasıyla. Hiç olmasa İngilizce bilen biri olsun dedik. Ona bile yok dediler. İleri görüşlü bir esnafımız yok.