Bir önceki yazımı Fal Taşı başlıklı yazmıştım. Bu yazımı da Sabır Taşı başlıklı yazayım dedim.

Sabır Arapça isim, Türkçe sözlükte: Acı, yoksulluk, haksızlık vb. üzücü durumlar karşısında ses çıkarmadan katlanma, direnme, onların geçmesini bekleme erdemi, dayanç. Olacak veya gelecek bir şeyi telaş göstermeden bekleme anlamlarındadır.

Hintliler insanın özü-sözü doğru, karakterli ve erdemli olması için: "Taş gibi sağlam ol!" derler."

Biz de ise sabırlı insan taşa benzetilir. Sabır taşı ile kişinin karakteri ölçülür. Sabır taşı deyim kolay kolay sinirlenmeyen, birçok sıkıntı çekmesine rağmen isyan etmeyen ve her türlü olay karşısında sabır gösteren kişiler için kullanılır. “Sabır taşı mübarek, bunca olaylar karşısında sesini çıkarmadı” denir.

Nihayetinde insanın ve toplumların sabrının su kesildiği durumlarda vardır. Türlü sıkıntılara katlanan çok sabırlı kimse sonunda itiraz eder: "Ben sabır taşı mıyım?" der.

Sabır övülen bir erdemdir. Onun için Yusuf has Hacip Kutadgu Bilig adlı eserinde; “İşe acele ile girme, sabır ve teenni ile hareket et; acele ile yapılmış işler yarın pişmanlık getirir” der.

Yüce Allah Kuran’da sabırlı insan örneği olarak Tanrı Elçisi Eyüp’ü örnek verir.

Hz Eyüp Nebi’nin Sabır Taşı

38: 41 - Kulumuz Eyyub'u da an. Bir zaman o, Rabbine şöyle nida etmişti: "Meşakkat ve acı ile bana şeytan dokundu."

21: 83 - Eyyûb da: "Başıma bir bela geldi, (sana sığındım), sen merhametlilerin en merhametlisisin" diye Rabbine nida etti.

38: 42 - (Biz ona): "Ayağını yere vur! İşte sana yıkanılacak ve içilecek soğuk bir su" dedik.

38: 43 - Ve ona, bütün ailesini ve beraberlerinde bir mislini daha tarafımızdan bir rahmet olarak bahşettik ki, akıl sahipleri için bir ibret olsun.

Kuran akıl sahipleri için bir ibret olsun diyor! Hani akıl sahipleri! Nerede onlar!

İmdi ülkemizin geçirdiği bu iktisadi bunalımın faturası fakir fukaraya çıkarılarak ya sabır denirse bu hem adaletsizlik hem de zulüm olur. Fakire sabır, zengine şükürse bu nasıl bir adalettir! Milletin sabır taşını çatlatmaya kimsenin hakkı yoktur.

Elli yılı aşkın hayatımda gördüğüm ülkemiz kaç siyasi, askeri ve iktisadi krizler yaşadı.

Türk milleti tarih boyunca kendisi devletine yük olmamış devleti özellikle de hükümetleri ona yük olmuştur. O da devlete olan sadakatinin eseri olarak sabırla bu yükü taşımıştır. Şimdi sabır sırası millette mi? Yoksa onun adına her kademede yükümlülük alanlarda mı?

Hep suçlular başkasıysa bizim Aklımız nerede!

Aklı olmayanın ne dini, ne vicdanı ve ne de erdemleri olur.