Yazı yazmam zorlaşıyor. Acilen çözülmesi gereken bir sürü sorun var! Göz görüyor. Bazı gözümüzün önündekileri göremiyoruz. Göremediklerimizi veya gördüklerimizi yok sayamayız. Önümüzde duvar varsa, yerimiz veya yönümüz yanlıştır diye düşünmeliyiz.

Birçok arkadaş veya tanıdıklarım bir sorunu dillendirdiğimde beni siyaset yapmakla suçluyorlar.

Doğru değil!

Siyaset yapmak istesem yolunu siyaset yapan bir ailede büyüdüğüm için bilirim, anlarım. Ancak ailemde siyaset yapılırken kendi siyasi görüşümüzde olanların yaptığı hatalar en üst makamlara dahi söylenirdi. Bir yanlış olarak düşündüğümüzün üstü kapatılmazdı. Kendi siyasi partimizin görüşüdür diye beğenmediğimiz fikre evet demez, savunmazdık.

Hastaneye randevu alamıyorum. Hatta özel muayene için randevu alamıyorum. Bir kalp MR’ı sitendi, acil çektirmem gereken, 44 güne sıra alabildim. Bunları dile getirmek siyaset değil!

Fransızları anlatan bir program izlemiştim. Fransızlar için zor millet demişti programı sunan! Zor millet; konforlarını bozacak veya hak ettiklerini vermeyecek bir durumu kabul etmemek olarak tanımlıyordu sunucu!

Tarlalarımıza beton dökmek, ormanlarımızı, meralarımızı ve zeytin ağaçlarımızı kesmek doğru fikir midir?

“Bol olunca ekmekten söz edilir mi? Varlığını fark ettiğimiz zaman o çoktan ihtiyacımız olmuştur” diyor Sartre! İşte ekmek 5 TL!

Fabrikaları satmak, ithal etmek doğru fikir midir?

Yabancıların Türkiye’ye getirilmesi kararı doğru mudur? Yarın demografik yapımız aleyhimize dönüşecek; bunu söylemek, dillendirmek gerekir! Yarınki nesillerimizi büyük riskler beklemektedir.

Bunları yazmak siyaset değildir!

Görürsünüz veya görmezsiniz, siyaset yapan insanlarımıza iletirsiniz veya iletmezsiniz, onlar da gereğini yaparlar veya yapmazlar ama sonuçlara hep beraber katlanmaya mecburuz!