Neden, niçin, nasıl, niye, ne kadar, ne zaman, ne kadar zamanda soruları hayattır! İnsanların sizi kandırmamalarının altında bu etkili soruları sormak yatar!

Bizim nesil biraz garip, biraz şanslı ve biraz da buruk yetişti. İlkokulda soru sorduğumuz bazı öğretmenlerimiz bizi aptal yerine koyarak “ancak bu soruyu sen sorabilirdin” cümlesini biraz da aşağılamak, alay etmek için kullanırdı.

Her diyaloglarda, her okumalarımız, dinlemelerimiz, çalışmalarımız içerisinde havada yüzlerce sorular uçuşurlar! Derinliği kavramanın yolu etkili soruyu muhataplarımıza ve kendimize sorabilmekten geçer!

Kendine veya çalışma hayatımızdaki herkese sorulan sorular olmasaydı; bilim denen kutsal varlık oluşamazdı!

Neden, niçin, nasıl, niye, ne kadar, ne zaman, ne kadar zamanda soruları hayattır!

İnsanların sizi kandırmamalarının altında bu etkili soruları sormak yatar!

İlimde de bu sorular soruldukça, yanıtları aranıp bulundukça değerler artar, icatlar, mucitler, ilim adamları, aydın insanlar gelişir, açığa çıkarlar!

Oturup dinlemek, araştırmadan, kıyaslamadan inanmak ise insanlar ve gelecekleri için çok sıkıntılara sebep olabilir!

Her sorgulanmamış fikir, yol, düzen, sistem, bilgi doğru işliyor gibi görünse de bütün sorulara cevap vermek zorundadır!

Aydınlanmış insanların soruları hep vardır, kendilerine ve bütün dünyaya! Aydın ve gelişmiş, ufku açık, düşünebilen insanlar diğerlerinden sorularıyla ayrılırlar. Sorularınızı akılcı olarak izah edemeyenler sizi dışlayabilirler.

Soru sormak alışkanlıkları değiştirmek, duvarları yıkmak, yenilenmek, yenilik demek!

Kendimize, muhataplarımıza, dinlediklerimize, bize anlatanlara, anlatılanlara binlerce sorulması gereken soruları sormuyoruz, sormalıyız!

Neden, niçin, nasıl, ne kadar, ne zaman, niye!

“Aptalca sorular sorun, sormazsanız aptal kalmaya devam edersiniz” diyor Alvar Feinstein.

Dünyada tek aptal soru vardır, sorulmamış sorular! Bunu bir ABD’li eğitmenden öğrenmiştim.

ABD’li bir fizik profesörü Nobel Ödülünü aldıktan sonra kendisine “ABD’de yüzlerce fizik profesörü varken bu ödülü siz nasıl aldınız?” diye bir soru sorulmuş! Profesör “Bu ödül annemindir aslında. Annem ben her okuldan döndüğümde bana bugün öğretmenlerinin sorularına cevap verebildin mi diye sormazdı. Annem bana, bugün öğretmenlerine bir soru sorabildin mi diye sorardı? Ben de hep soru sorabilmek için çalışırdım”. Bunu Doğan Cüceloğlu’ndan okumuştum, emin değilim!

Sorular sorabilmek bu kadar önemli!

Akıllılar soru sorar. Kurnazlar soru sormaz, kuvvetliyi teyit eder. Kurnazlar, sorunuzu duymazlığa gelir, sorunuzu size soru sorarak yanıtlarlar!