''Türkiye - AB Zirvesi'' Varna'da gerçekleşti...

Zirve de; Suriye, vizelerin kaldırılması, PKK'nın Türklere yaptığı saldırılar, göçmenler ve Gümrük Birliği'nin güncellenmesi, Doğu Akdeniz ve Ege'de ki sorunlar gibi birçok konunun yer aldığı yoğun bir gündem vardı...

Bulgaristan'ın ev sahipliğinde gerçekleşen zirve de, Afrin zaferinden sonra Türkiye politikaları üzerinde belirsizlikler yaşandığı ortada...

Bir tarafta, Suriyeli mültecilere ev sahipliğiyle Avrupa'nın güvenliğini garanti eden Türkiye'nin AB'den kopmasını istemeyenler, bir tarafta Türkiye'nin dünyada ve Suriye'de güçlenmesinden rahatsız olanlar arasında yaşanan uzlaşmazlıklar...

Bu rahatsızlıklar ise, '' Türkiye'nin, AB değerlerinden koptuğu ve demokrasiden uzaklaştığı '' söylemleriyle dile getiriliyor.

Alman Dışişleri Eski Bakanı Gabriel'in, '' Türkiye'nin, Avrupa yönelimini kaybetmesinin, Avrupalılar için son derece büyük bir risktir '' şeklinde ki açıklaması, bu konuda önemli bir gelişmedir.

Avrupa ülkelerinde, Türk-Müslüman korkusunun her geçen gün arttığının açık göstergesidir...

Öyle ki, bu korku Avrupa'ya, terörle mücadelenin, demokrasiyi korumanın gerçeği olduğunu bile görmezden getirmektedir...

Amerika ve Rusya'nın, dünya üzerinde yarattığı belirsizliklerle mücadele de Türkiye'nin önemi tartışmasızdır...

Bulgaristan'ın dönem başkanlığına, Türkiye - AB ilişkileri açısından bir fırsat gözüyle bakılabilir...

Çünkü önümüzdeki süreçte, yani 2018'in ikinci yarısında, AB Konseyi dönem başkanlığı, Avusturya'da olacaktır.

Avusturya, Türkiye'nin üyelik müzakerelerine son verilmesini istemektedir.

Bu durumda, hazirana kadar olumlu sonuçlar elde edilmesi gerektiği aşikardır.

Türkiye'yi sadece Recep Tayyip ERDOĞAN'dan ibaret görmeyenler de var tabi...

Lakin verecekleri kararların, Recep Tayyip ERDOĞAN yararına kullanılacağı düşüncesi, tavırlarını olumsuz kılmaktadır...

Anlaşılamayan, zirvede görüşülen konuların hiçbiri, Recep Tayyip ERDOĞAN'ın şahsi siyaseti değildir.

Hepsinde, Türkiye'nin güvenlik önceliği vardır.

Türkiye'ye, Recep Tayyip ERDOĞAN'ı baskılama tavsiyelerinde bulunurken artık Türkiye'nin savunma pozisyonunda bir ülke değil de, savaş pozisyonunda bir ülke olduğu unutulmamalıdır...

1830'lu yıllarda İngiliz Büyükelçisi Stratford Canning'in söylemiyle, '' Türkiye' yi AB'ye almadan Avrupa'da tutma '' politikası güdülmeye devam edildiği sürece Avrupa ve Türkiye arasında, gerilimlerin yaşanması kaçınılmazdır...

Türkiye, 2019 öncesinde sağlanan '' Cumhur İttifakı '' ile iç siyasette de uzlaşma sağlamıştır.

Avrupa ve Türkiye arasında artık yeni bir işbirliği zeminine ihtiyaç vardır...

İlişkileri düzenlemek, uzun vadeli stratejik çıkarları görmek, Avrupa'nın yararına olacaktır...