Reyhani diyor ya…

“İbrahim Hakkı sürgün, Emrah mezarsız.”

Türkiye’nin Uzay merakı, asırlar önce de tıpkı şimdi olduğu gibi “şeytan işi” diye tokatlanmıştı!

Rasathaneyi topa tutan mürtecilerle matbaaya karşı çıkan Ticaniler aslında aynı kaynaktan besleniyordu:Bu yüzden İbrahim Hakkı’yı Erzurum’dan kovdular, bu yüzden hemşerimizNefi’yi katledip çuval içinde denize attılar

Uydurulmuş hadisler rehber edildi, Emevi’nin Peygamber kini din oldu, şeyhe biat amentü sayıldı.

Şimdi birbirimize soruyoruz: Nasıl olur da İslam alemi böyle zelil, rezil ve biçare durumda?

Bu, öylesine edilmiş bir kelam değil, zamirinde hakikat payı var.

Tarihe bir bakın göreceksiniz ki; nice filozof, nice şair, nice ressam, nice ilim insanı yaşadığı çağda hep meçhul yahut da istenmeyen kimselerdir.

Kuşkunuz olmasın ki İbrahim Hakkı da o zatlardan biridir.

Ahali O’nu hep “ilmihal” hocası olarak görmesine rağmen merhum, aslında fen ilimlerine alaka göstermiş ve bu sebeple fezaya ve okyanuslara dair hayli geçerli sözler söylemiştir.

Ne var ki sırf bu ilmi yaklaşımından ötürü çağının ötekisi oldu.

Tillo’ya hicreti keyfiyet değil, mecburiyetti!

Nasıl bugün Uzay’a giden ilk Türk astronot Alper Gezeravcı mahut çevrelerce linç ediliyorsa, emin olun ki İbrahim Hakkı da kendi çağının günah keçisiydi.

Bugün dahi “Ay nurdur, aya gidilemez” diyen ilahiyat hocaları yok mu?

Var; hem de sürüyle…

İbrahim Hakkı, feza ilmiyle meşgul olacağına misal; oturup bir milyon hadis uydursaydı, sizi temin ederim ki bugün ki şöhretinden bir milyon kat daha fazla kabul görürdü.

Marifetname’yi akait kitabı namına okuyanlar, elbette ki İbrahim Hakkı’nın matematik yanını ıskaladılar ve elbette ki O’nun eşlerine yazdığı aşk dolu mektupları…

Bu yüzden asırlar sonra da olsa aynı zihniyet Alper albaya saldırıyorlar, hükümeti yerden yere vuruyorlar.

Aynı anlayış değil miydi, 1500’li yılların sonunda İstanbul’da rasathaneyi topla vuran!

Peygambere iftira ederek hadis uydurup Allah’ın kelamını tahrif edenler, alanlarında o kadar ileri gittiler ve o kadar erk sahibi oldular ki, bugün dahi din konusunda tayin edici olabiliyorlar!

Allah aşkınıza şefkat, merhamet ve barış timsali bir peygamber ümmetine, “karılarınızı dövebilirsiniz, ama yüzlerine çok fazla vurmayın” der mi?

Bugün türlü türlü urbalara bürünmüş şeytan enikleri, bu iftirayı “din” namına telkin etmiyorlar mı?

Müslümanların taşladığı şeytan dile gelseydi bugünün Müslümanına derdi ki, “Sen Allah’a da O’nun elçisine de bühtan ediyorsun. Sen o taş, bana atmak yerine, şirke köle olmuş kalbine ve çürümüş imanına at belki bir ses gelir.”

Kimi televizyon kanalları çeşit çeşit manyaklar tarafından istila edildi.

İddiaları şu:

İnsanoğlu uzaya çıkamaz. Çıktım diyen varsa o da yalan söylüyor!

İbrahim Hakkı, bunun binde birini demediği halde kendini sürgünde buldu.

Ve fakat Marifetname üzerinden şimdi bile kimi çakallar onlarca milyon kazanıyor.

İddiayla söylüyorum o çakallar, Marifetname’den onsafihe bile okumamışlardır.

Tıpkı Akif’in Safahat’ı gibi,,,

Bu nasıl bir mantık anlamak mümkün değil.

Kendi şeyhlerinin zaman içinde yolculuk yaptığına iman ediyor, kendi şeyhlerinin istediği zaman uçup istediği yere konduğunu kabul ediyor, ama albay Alper’in uzaya çıktığını yok sayıyor!

Allah’ın önünde etmedikleri secdeyi günahlarına armağan ediyorlar.

Onlar Emrahı da, Reyhani’ de Yunus’u da sevmediler.

Esasında onlar, evvel emirde Kur’an-ı hiç sevmediler.

Bağırmaları, anırmaları bu yüzden…

Niye uzaya astronot gönderdik? Onun yerine binlerce hadis daha uydurabilirdik.

Allah’ın Resulü, vaktinde müşriklerden gördüğü zulmün kat be katını sözde ümmetinden görüyor.

“Adıyaman’ın tamamı yıkılmadıysa siz bunu şükür sebebi sayın. Çünkü efendi hazretleri, zelzeleye ‘dur ey zelzele” dedi!

Kusura bakmayın ama…

Siz buna eğer din diyorsanız, gençlerin Deist olmasına hiç şaşmayın.

Kendi ellerinizle o gençlere çukur açıyorsunuz.

Cehennemden bile yakıcısınız!

Küresel ısınma hikaye…