Her canlının üç evresi vardır; doğmak, büyümek, ölmek! İlk ve son evresinde başkalarının yardımlarına muhtaç olan insanoğlu orta evresi olan onbeşe kadar ve son dönemi altmış beşten sonraki dönemde de insanların bakımına muhtaç olmaktadır.
İnsanoğlu ilk doğduğunda büyükler için daha sempatik, daha sevimli ve hatta neşeli bulunmaktadır. Oynanılır, eğlenilir, sevilir, özlenir! Altı değişilir, burun kıvrılmaz, kokusu sıkıntı olmaz, acıktığı zaman ağlaması, çoğusu için çok sempatik gelir. Elden ele sevgiyle gezdirilir, öpülür, koklanır!
Ana baba on evladı da olsa hepsine zaman, bütçe, hepsine sevgi biriktirir.
Yaşlıya sahip olanlarda durum farklıdır.
Yaşlının yemek yerken üzerine bir şey dökmesi, ortalığı bir şeklide kirletmesi, eşyalarını düzenli toplayamaması, sağlıklı ve genç kişilere ayak uyduramaması ise büyük sorun teşkil eder.
O artık çoğu insan için sevimsiz ve hor’dur.
Kendince ihtiyaçları “artık bu yaştan sonra ne yapacak?” gerekçesiyle hoş karşılanmaz. Kapanın değil, elinde kalanın bir baş belasıdır.
Herkes birbirine atar, herkes sorumluluğu birisine devretmeğe çalışır.
Dünün değerlisi, bugünün istenmeyen adamı ilan edilir.
Gerekçeler hep hazırdır; “işim var, çalışıyorum”!
Ve birçoğunun evine bir veya iki yaşlı bir türlü sığmaz, sığdırılamaz!
İnsana, hayvana, doğaya saygı esastır!
Saygı duymazsanız bu kişinin kendisine saygı duymamasındandır!
Saygı, sevginiz az bile olsa üzerinizden sorumluluğunuzu kaldırmaz!
Yaşlılarımızı terk edemez, sorumluluklarımızı erteleyemeyiz!
Ana babaya ve yakınlara bakmaya Allah tarafından emrolunduğumuz için önce Allah’a karşı, sonra kendimize karşı bir isyandır!
Ümitsizliğim genç neslin sorumluluk konusunda biz büyüklerden örnek hareketler görememesinden midir? Gençlere bakıyorum yaşlı bir teyzeye, amcaya otobüste, dolmuşta yer vermemeleri, aslı görevlerini yerine getirmemesi için telefonunu yüzüne kapatması veya dışarıyı seyretmesi ile ileriye umutlu bakamıyorum.
Evlatları terbiye eden anadır. Ana bu sorumluluğu verebilir.
Ana bu yüzden “ana” gibi kutsal bir misyon yüklenmiş, gelecek nesillerin sorumluluğu ana’nın sırtına yüklenmiştir. Çocuk doğurmakla ana olunmuyor; maalesef!
Attila’nın ninesi “ana” olmasaydı; Attila olur muydu?