Aşk üzerine konuşulunca; aşkın kalbinin derinliklerinde bir sızı başlar! Âşıklar ve aşka âşıklık sebatında olmayacak kadar literatüründe aşkın tarifi bulunmayanların aşklarını küçümsemiyorum elbette. Aşktan saymıyorum o kadar! Niye ki; âşık olmak zorunda mısınız?

Aşkı yazan Fuzuli ki; aşkın kitabını yazan adam! Zamanımızda aşk senaryosu yazsaydı diye bazen düşünüyorum; anlaşılır mıydı? Elbet dilden söz etmiyorum, derinlik kavramlarını yakalayabilir miydi bu toplum?

Kerem’in otuz iki dişini, Aslı’nın dizinde biraz daha kalmak uğruna çektirdiği haberini duyduğumda daha âşıklık istidadımın boyutlarını arabeskler dinlemek sanırken; ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallıyormuşum; öyle demişlerdi(!), Gaybı Allah bilir!

Aşk üzerine yazılan yazıların boyutlarının kişinin boynundan kalın olmaması gerekir. Hele ki aşk senaryolarının!

Sevgililer gününün aşka arkadan vurduğu zalim ve hain darbenin üzerinden kaç sene geçti, saymak istemiyorum ki; aşkın seneyi devriyesini kutluyorduk; bir takım âşıklarla oturmuş! O an gelen haber heyhat dediler ki; aşk ölmüş; oy Melik dedim; eyvah, yetiş!

Şerafüddin-i Horasani; aşk öldü dedikten bin iki yüz yıl elli sene sonra aşkın tekrar ölümüne kahrolmuştur! “Hani âşıkların yüzleri sarı olur, gözleri kanlı, Şimdi ne kalmış ki yatak yorgandan gayri!” demişti

Aşk bir yana kalsın; istemeyenden uzak!

Şimdi; aşk elbette inkâr edilemez bir güce sahiptir.

Gelelim televizyonlardaki sevginin ifade edilmeye çalışıldığı dizilere! Biraz uzun yoldan geldim; ama amaç buydu!

Ancak; aşkı yazan anlatan senaristlerin en büyük eksikleri aşkı tanımamış olmaları! Bay, bayana âşık, araya başka bay giriyor, o bay başka bayanla ders vermeye çalışırken o bayanın eski aşkı araya giriyor ve o bayın eski sevgilisi ile eski sevgilisinin annesi ve sevgilisinin kuzeninin babası flörte başlıyorlar! Sonra baldız veya yenge; siz ne ayaksınız, hangi ara bu kadar düştünüz?

Bu millete bu ahlaksız, ufuksuz, aşksız, içinden çıkılamayacak karmaşık diziler üretmekten vaz geçin! Hatta televizyon yapımcıları başka başka senaristler arasınlar, çünkü yaptıkları dizi iki haftada iflas ediyor. Çünkü ruhu yok, ahlakı yok!

Ve şiddet; kırk sene önceki filmlerde kızdığımız iki konuşma ve hemen tokat geliyor! Bu kadar şiddetle, ahlaksızlıkla topluma ne kazandırmak istiyorsunuz?

Şiddete ve ahlaksızlığa hayır; geçit yok; biz de izleyerek destek olmayalım!