Allah’a şükürler olsun…
Sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz, virüs salgınına karşı önemli bir mücadele veriyor ve elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz…
Kamu kurumları…
STK’lar…
Güvenlik güçleri…
Siyasi partiler, dernekler, odalar…
Kısacası toplumun tüm kesimleri bu salgına karşı kenetlenmiş ve bir araya gelmiş durumda…
Ya olmasaydı?
Ya bu seferberliği mümkün kılacak gücümüz, imkânımız, şartlarımız bulunmasaydı?
Bakınız!
Belediyelerin her birisi ayrı seferber olmuş memlekette…
İlaçlıyor, temizliyorlar, dezenfekte ediyorlar…
Öyle ki, çeşmelere ve şadırvanlara bile dezenfektan üniteleri kuruyorlar…Yaşlılarımızın ta ayağına kadar gidip, ihtiyaçlarını tastamam temin ediyorlar…
Sosyal medyada denk geldik, bir polis memuru yaşlı bir vatandaşın siparişlerini kaydediyordu elindeki deftere…
3 kilo portakal, üç ekmek, pazardan yeşilbiber ve daha neler neler…
Biz buyuz işte…
En zor zamanda, en müşkül anlarda bile el eleyiz, iç içeyiz, omuz omuza ve sırt sırtayız…
Aslında biliyor musunuz?
Biz işte bu yüzden asil bir milletiz; bizim sırtımız işte bu yüzden asırlardır yere gelmiyor…
Öyle ya da böyle her sıkıntıyı geride bırakıyor, her musibeti başımızdan savıyor ve her türlü engelin üstesinden kolaylıkla geliyoruz…
Çünkü dayanışmada, birlik ve beraberlikte rahmet vardır; merhamet vardır, bereket vardır… İşte biz bugün olmuş ayakta ve dimdik haldeysek, işte bu bereket sebebiyle, işte bu rahmet sebebiyledir…
Allah daim kılsın…
Allah birlik ve beraberliğimizi kaim kılsın…
Tamam…
Arada bazen istismarcılar, fırsatçılar, vicdanıyla cüzdanı yer değiştirmiş olanlar çıkmıyor mu aramızdan, çıkıyor…
Olmasa iyi ama oluyor işte; tıpkı çiçeklerin sultanı olan gülün dalındaki dikenler gibi…
Ve herkes de bilir ki…
Dikenin zararı güle değil, bizzat kendisinedir…