Eskiden bir Ceyar vardı, Dallas dizisinde. İlk izlediğimizde hayretler içinde kalmıştık, kapitalist, materyalist, fırıldaklı ve entrikalı ruhunda fırtınalar esiyor ve insanların paralarını ve namuslarını kendine hak görüyordu. Açıkçası her şey mubahtı Ceyar’a. Ve fırıldaklığın, dönekliğin, merhametsizliğin, adaletsizlik ve rüşvetçiliğin, haksızlığın adını Ceyarcılık koydum, J-R’ı canlandıran usta aktör Larry Hagman’nın ruhundan özür dileyerek!

Şimdi öyle olaylar duyuyoruz ve öyle şahıslar yetişti ki Ceyar’a (şahsını tenzih ederek) rahmet okuyorum neredeyse!

Özel sohbetlere taşınan televizyonlardaki aile sorunlarını içeren programlar mesela!

İki evli hatta üç evli bayanlar başka birisine kaçıyorlar. Evliyken olan yasak aşk iki erkekli çakma bir evliliğe dönmüş.

Zaten insanları öldürüp gömmeler, faili meçhul kayıplar, babasını öldürüp kayıp süsü veren adamlar ve evlenme vaadiyle kandırılan insanlar! Daha çirkinleri ise kardeş eşi, yenge menge dinlemeyen gizli lanetli sözde çakma, kara aşklar!

Televizyonlardaki bu sosyal içerikli bu rezil programlardan başka bir de yayınlanan diziler var ki öğleden önce ve sonraki programların dizi şekline dönmüş haliyle bir milletin kafasına ahlaksızlık adeta çakılıyor. “Hayat böyle, siz çok mu saf kaldınız, hayatınızı bir de böyle deneyin” diye mesaj veriliyor.

Ne yapmak lazım; kendimce düşünüyorum!

Okumak, aydınlanmak ve daha çok okumak lazım. Ayda en az iki kitap okumak lazım! Kitaplar daha çok felsefe, sosyoloji, psikoloji alanından seçilmelidir.

Ahlak kavramı üzerinde ciddi şekilde düşünmeliyiz. Kendi ahlakımızı sorgulamalıyız. Kendi ahlakımızla yüzleşmeliyiz. İnsanların bizden memnun olup olmadıklarıyla, kul haklarına giren işlerimizin olup olmadıklarıyla ilgili düşünmeliyiz. Onurlu bir hayatımız var mı, onurlu hayatın anlamı ne demek gibi çok ciddi ve derin konulara kafa yormalıyız. İnsanlar ne yapıyorlar; hiç ilgilerinin olmadığı başka insanların hayatlarına fikir üretiyor, tenkit ve dedikodusunu yapıyorlar.

Ahlakın anlamı üzerinde ne kadar düşündünüz? Mesela; çocuğunuzu işe koyarken rüşvet verdikten sonra ve hak eden bir şahsın işsiz ve sıkıntıda kaldığında aklınıza pişmanlık ve parayla aldığınız bu hakkı iade edip şahsa hakkını geri iade etmeği düşündünüz mü? Sınavda soruları başkalarına bir şekilde vererek hakkı olmayanları kazandırdığınız geceleri evinizde rahat uyudunuz mu? Eğer uyuyabildiniz ve vicdanınız kanamadıysa; ahlak ve adalet hakkında en ufak bir fikriniz yok demektir. Artık sizin için yasak ve günah kavramları sadece içi boş kelimelerdir.

Ahlakı toparlamak, insanca ve adaletle yaşamak, onurlu dik durmak kavramlarının anlamlarını düşünmemiz, bu kavramlar üzerinde araştırmamız ve onurlu, dik, saygılı ve insana, doğaya, hayvana karşı nezaketin anlamını bulup, idrak edip hayatımıza geçirmeliyiz!

Hayat anlamlar bileşkesidir. Bileşkelerin parametreleri ise; adalet, ahlak, onur ve nezakettir! Eğer bu kriterler yoksa insan olmaktan söz edebilmek, zordur, çok zor!