Dünyada her şey çok değişti artık! Biz liderleri dinlemeye giderken, çevre köylerimizden at arabaları ve kağnılarla vatandaşlarımız da parti liderlerini açık hava mitinglerinde dinlemeye geliyorlardı.

O zaman bilgisayar, televizyon, internet yoktu elbette. Şimdi teknoloji var, değişen bir şey yok!

Partilerin yaptıkları seçim çalışmaları devletin sırtında çok ağır bir yük! Ne kadar büyük israflar yapılıyor farkında mısınız? Köşelere, duvarlara asılan bayraklar, liderlerin fotoğrafları, partilerin sloganları ne kadar para tutuyor dersiniz? Bir fotoğrafı, bir bayrağı, el broşürünü, ortalama fiyatla 500 TL sayın, onu her şehir ve ilçeleri için ortalama 1.000 ile çarpın. Sonra bunu Türkiye genelinde ilçeleriyle beraber şehir sayısını düşünerek tekrar 1.000 ile çarpın! Yetmedi, sonra bunu siyasi lider ve parti sayısıyla tekrar çarpın! Birkaç çeşit materyal hazırlanmışsa; bu rakam o oranda artar elbette! Ya Türkiye genelinde, araç konvoylarının maliyetleri? Ya liderlerin ve arkadaşlarının uçakla seyahat ederken arkalarından makam arabalarının yüzlercesinin taşınma maliyetleri? Ve aksayan zaman zarfındaki mesai ve iş kayıplarının maliyetleri kim bilir ne kadardır, eminim hesaplanamaz! Bu para sizin çocuğunuzun geleceği. Bu paranın eğitime, üretime yani fabrikaya yatırıldığını düşündüğümüzde nasıl korkunç bir israf olduğuyla yüzleşmiş oluyoruz. Liderinizin bir fotoğrafının maliyeti bu işte!

Üstelik seçim yaparken, kendi istediğimiz şahısları değil, genel merkezlerin seçtiklerini seçiyoruz. Üstelik çok saygı duyduğunuz lideriniz sizin istediğinizi seçme hakkınıza saygı duymuyor! Üstelik siz seçseniz bile seçtikleriniz liderlerine soru soramıyor ve evet ve hayırlarda kendi iradesini kullanamıyor! Kötü evlilik gibi, itaat et rahat et! İşte o zaman da demokrasi olmuyor!

Seçim öncesinde yapılan israflar kaldırılmalıdır. Aydın insanlara hitap etmiyor. Sadece gövde gösterisi olarak avam, fanatik partililer ve liderler kalabalıkla övünüyor ve güç sandıkları kalabalıklarla yarışıyorlar!

Televizyon var, internet var, her lider çıkar, ortak yayınla kendisini, partisini anlatır. Sonra aday olan liderler ikili tartışma programlarına çıkarlar, tartışırlar, vatandaş da izler, hangisine oy vereceğine karar verir! Sahi niye birbirlerine laf ısmarlıyorlar, suçluyorlar da televizyona çıkarak iki lider açık oturuma katılmıyorlar, katılmaktan kaçıyorlar?

Lider sevgisi ise sizi bilmiyorum ama bana çok komik geliyor. Lidere yapılan aşırı sevgi gösterileri, bir takım şirinlik yapmalar, dokunmaya çalışmak, elini öpmek, önünde eğilmek bunlar bir tabuya tapınmaya benzeyen hareketler.

Her lider bir beşerdir ve her beşer şaşar; bu değişmez bir kuraldır!

Ve ben her zaman ve her kişiye karşı eleştiri hakkımı elimde tutmak isterim! Ve ben eleştiremeyeceğim, fikrimi söyleyemeyeceğim her ortamda dinleyip itaat edeceğim bir lidere tabi olmamalıyım. Ben bir insanım ve ben özgürüm. Lider bir insan ve ben de bir insanım. Hakkımı ararım, lider olarak oraya çıkan her kese soru sorarım! Kendini özgür hisseden herkes de böyle yapmalıdır.