*İki hafta üst üste “Adalet’i” yazdım. Adalet; yapılan binalarda kum, demir ve çimento arasında hepsinin hakkını vermekmiş! Taşta, tuğlada, beton ve demirde de adalet olmalıymış. Ve adalet onları denetleyenlere, ruhsat verenlerde de olmalıymış! Yoksa hayatlar kaybediliyor. Anlamamız gereken bu!

*Bilgi hayatın ana kaynağı. Bilgiyi icat ederler, geliştirirler, güncellerler, hayata geçirirler. Ancak bilgiyi terk etmek hayata ihanettir. Bilgi terk edilemez! Kutsaldır! Niçin; örneğini acı acı yaşıyoruz, Şehirleri kurarken, binaları yaparken bilgi şart! Bilgiye ihanetin cezası bela olarak kesilir. Kader diye asla okunamaz.

*1937 yılında yapılan Erzincan Tren Gar binasında o kadar yaşanmış büyük depremlere rağmen çatlak yok! Doğu Anadolu’da yapılan eski taş binalarda, köprülerde bir deprem izi yok, yeni binalar karton gibi yatıyor, devriliyor, parçalanıyor.

*Her depremden sonra “ders almakla” ilgili konuşmalar olur, hayata geçmez, unutulur! Bir sonraki depreme yakalanır ve gene ders almayız. Bugünlere kadar böyle geldi!

*Bilim adamları, deprem gelecek, yaşanacak diye keskin bilgiler veriyor, devlette, vatandaşta karşılığı yok.

*Deprem mücadele timimiz koşucuların startı beklerken aldığı bir ayağı önde bir ayağı başlama basamağında, bir eli ileride pozisyonu gibi olmalıdır. Deprem timleri hemen iki üç saat içerisinde olay yerinde olacak gibi hazır olmalıdırlar. Çünkü can çıkmak için beklemiyor, can enkazda bekleyemiyor; bu can, başka bir şey değil.

*Organize bilgi dâhilinde olmalıdır. Krizi yönetenler mutlaka uzmanlardan oluşmalıdır. Deprem sempozyumları sıklıkla yapılmalıdır. Depremde termal kameralar, jeneratörler, greyderler, beton kesiciler, kazma kürek, ip ilk yardım malzemeleri stoku hazırda beklemelidir.

*Bir apartmanda kalorifer arıza yapınca kazan dairesine inmiştim; kirişi, kazanı içeri sokmak için kesmişlerdi. Taşıyıcı kiriş kesilmişti. Cahillik böyledir, kolon keser, kiriş keser; apartman yıkılır, kader denilir!

*Bütün Avrupa’da 35.000 ve Türkiye’mizde 463.000 müteahhit var! Bu müteahhitlerin uzmanlık alanları inşaat mıdır?

Şimdi devlet ihmali olan ve kaçmaya çalışan müteahhitleri göz altına alıyor; acaba bu müteahhitler onlarca cana kıydıkları, katil oldukları bilinci taşıyorlar mıdır, vicdanları ne diyordur?

*On vilayetimiz iki büyük depremde dümdüz olup binlerce vatandaşımız hayatını kaybedip, yüz bine yakın yaralımız varken; aynı depremi yaşayan Hatay’a 40 km mesafedeki Erzin kayıpsız atlattı.

*İnşaat, deprem konularında bildiklerimizi unutup, üstüne sağlam bilgilere dayanan, uzman görüşlerini ti ’ye almayan yeni reel tedbirler almalı, yeni kurumlar geliştirmeye ve kendimizi kandırmamaya karar almalı ve gereğini yapmalıyız. Depremi hem devlet, hem inşaat yapanlar, hem inşaatlardan sorumlu olanlar ciddiye almalıdırlar.

Depremlere hazır değiliz görüntüsü verdik! Eksiklerimizi çok hızlı bir şekilde gidermeliyiz! Bilim adamlarının deprem olacak dediği İstanbul başta olmak üzere bütün riskli bölgelerde depremi hazır olarak karşılayabilmeliyiz.

Tedbirleri almadığımız müddetçe, eksiğimizi söyleyenleri düşman gördükçe yeni depremlere eskilerden hiçbir ders almamış olarak yakalanmaya devam ederiz!

İlk ders realist, bilim ışığında, kadrolarımızı liyakatle dizayn etmekle başlar!