Aslında 2019 yılında yapılması gereken Türkiye Genel Seçimleri, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin şiddetli isteği ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın gönüllü onayıyla 24 Haziran 2018'de gerçekleşmişti.

Bu arada yeni kurulan ve CHP'nin tarihi desteği ile seçimlere giren Sayın Meral Akşener'in yönetimindeki İYİ Parti, ülke genelinde ve özellikle Erzurum'da beklenmedik bir başarı göstererek fırtına olmasa da hafif bir haziran yeli estirmişti.

Haziran sandıkları kurulmadan, yani seçim öncesi "rüzgârın küçük kızı," diye tanımladığım Sayın Meral Akşener'e kimler neler söylememişti ki!

Yerli ve Milli olmadığından tutun da zillet ittifakının parçası, gibi yakıştırmalar, FETÖ yandaşı gibi iddiaların yanı sıra, bazı yalaka basın tarafından kişilik haklarına saldırı bile olmuştu!

Peki, oldu da ne oldu!

Bunu diyenler baktılar ki; "rüzgârın küçük kızı," her geçen gün büyüyor, büyüdükçe de fırtınaya dönüşmek üzere, işte o zaman yanlış sözcüklerle olumsuz cümleler kuranlar, evden kaçan özgür kızlarına seslenir gibi seslenmeye başladılar.

"Evine dön, baban seni affetti," dercesine gazetelere ilan verir gibi söylemler geliştirdiler!

Hafızamıza ilişenleri hatırlattıktan sonra, tırnak içine aldığım başlığa dönelim.

Geçtiğimiz günlerde tesadüfen ve aylar sonra İYİ Parti İl Başkanlığı'na değil, Palandöken İlçe Başkanlığı'nın üye katılım toplantısına uğradım ve ilk kez İl Başkanı Sayın Melih Kırkpınar'la tanıştım. Niye yalan söyleyeyim, kendileri için daha önceden yazdığım olumlu yazıların unutulduğunu ama olumsuz satırların hatırlanacağını düşündüğümden, her türlü soru ve eleştiriye karşı kendimi hazırlamıştım.

Beklediğim olmadı!

Sayın Kırkpınar, benim gazeteciliğime ve tarafsızlığıma vurgu yaparak, "her zaman eleştirilere açığız, bu bizde kırgınlık asla yaratmaz," gibi benzer cümlelerle nezaketini ve siyasete bakış açısını gösterdi.

"Peki, dedim," "Peki, Genel Başkanınız için son günlerde 'evine dön' çağrılarına partinizin ve şahsınızın düşünceleri nedir?"

"Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener'e ve partimize kimlerin neler söylediğini unutmadık; eğer bu bir özür ise, dolaylı özür bizde kabul görmez," dedi.

Bu satırlarla kafa ütülmemin nedeni, son yıllarda siyaset sahasında konulan mücadelede yapılan faullerin öneminden bahsetmektir.

Koşullara göre, aylık değil, günlük tavır ve söylem geliştiren siyaset takımlarının etkin oyuncuları, rakibine çift dalarak, golü engellemeye çalışırken, gol yiyeceklerinin farkında olmayışlarıdır.

Yani, siyasette "keser dönüyor, sap dönüyor, gün geliyor hesap dönüyor!"

Bunu da bir kenara not ettikten sonra, bir notumuzu da defterimize yazalım.

Sayın Kırkpınar'ı çok heyecanlı ve iddialı gördüm.

Şöyle ki; yapılacak ilk yerel seçimlerde Büyükşehir Belediyesi'nin yanı sıra en az yedi ilçeyi de alacaklarını söyledi.

Elbet siyaset iddia ister; ister de o iddianın gerçek temellere de dayanması gerekir.

Kaldı ki; Erzurum'daki rakipleri AK Parti ve Büyükşehir ve de merkez ilçe belediye başkanlarının çalışmalarının halkta karşılığı her zaman olumlu olarak dönmüştür.

Erken ya da zamanında yapılacak genel seçimler mi!?

Rüzgârın küçük kızının fırtınaya dönüşmeye başladığını, 2. Olağan Kongresi'nde görür gibi olduk. "Millet Bizi Çağırıyor," sloganı da çok güzel; ama bu köprünün altından çok sular akar, sözünü de unutmamak gerek.

Biz tarafsız olarak izlenimlerimizi yazmakla yükümlüyüz. Siyasette ömür tüketenlere yol gösterecek ya da akıl verecek değiliz ya akıllım!

Bizden bu kadar!

Siyasette dolaylı özür kabul görmeyebilir, biz de dolaylı anlatmayı sevmediğimiz için iyi fikre ve zikre "iyi," kötü fikre ve eyleme de "kötü" demeye devam edeceğiz.

Tek başına fırtına olmak pek işe yaramaz, yanında yağmur yüklü dolu bulutlar da gerek, diyerek bekleyip göreceğiz!