Şehir potansiyellerinin ortaya çıkarılması ve değerlendirilmesiyle, marka şehirlerin oluşmasında belediyelerin üzerlerine büyük görevler düşmektedir.

Ülke genelinde tarih ve çevre bilincinin artması, turizmin önem kazanması gibi faktörlerden dolayı yerel yönetimlerinde bu doğrultuda hizmetlerini şekillendirmeleri kaçınılmazdı. Antalya, Eskişehir, Gaziantep, Konya, Ankara, Kayseri gibi illerin bu süreci iyi değerlendirip, hedeflerini yükselttikleri görülmektedir.

Kadim şehirler, genellikle tarihî dokunun korunduğu eski bir semt ile sonradan oluşturulan diğer yerleşim alanlarından oluşmaktadır.

Şehrin çekirdeği olan eski yerleşim yerleri turizm açısından büyük avantajlar sağladığı gibi şehrin hafızasını da ifade etmektedir.

Şehrin kimliğini ifade eden ve onun ruhunu yansıtan tarihî eserlerin yakınında, tarihî dokuyla uyum sağlamayan hiçbir yapılanmaya asla müsaade edilmemeli, hikâyesi ve hatırası olan mekânların geleceğe taşınması için her türlü siyasi ön yargılardan uzak bir tutum içinde çalışmalar yapılmalıdır.

Zamanının mimarisini taşıyan eserlerin fiziki yapılarına müdahale etmemek ve orijinal halini korumak, yerel yönetimlerin dikkat etmeleri gereken konulardandır.

1930 yılların heyecanını taşıyan Tekel Binası ve Eski Ordu Evinin cephelerinin granitle kaplanması gibi yanlış uygulamalara fırsat verilmemelidir.

Belli bir yaş grubunda olanlar Havuzbaşı’nda bulunan Halk Eğitim binası ile Cumhuriyet Caddesi’ndeki spor salonunu hatırlayacaklardır.

Bu binalar, mimarî yönden fazla bir özellik taşımamalarına rağmen, şehrin hafızasında hatırası olan mekanlardı. Halk Eğitim binası, verdiği hizmetleri yansıtan bir müze haline getirilebilir ve Spor Salonu “Spor Müzesi” olarak değerlendirilebilirdi.

Bilindiği üzere, Yakutiye Belediyesi’nin sınırları içerisinde şehrin tarihî dokusu bulunmaktadır.

Bu sebepten, Yakutiye Belediyesi’nin mutat görevleri dışında en fazla enerji tüketeceği alan, tarihî yapıların korunması ve yaşatılması olmalıdır.

Büyükşehir Belediyesi’nin desteği doğrultusunda yapılacak bu hizmetler şu an Kültür Yolu Projesi ile devam etmekte ve tarih ortaya çıkarılmaktadır.

Atatürk’ün bir hafta kaldığı ve sivil hayata döndüğü Cumhuriyet Caddesinde ki evin “Milli Mücadele Müzesi” haline getirilmesi Kültür Yolu Projesini çok daha anlamlı kılacaktır.

Şehrin en büyük sıkıntılarından biri çarpık yapılaşmalar ve gecekondulardır.

Şehrin merkezinde bulunan Kırmacı, Yoncalık, Veyis Efendi, Gavurboğan, Hasani Basri, Mirza Mehmet, Ayazpaşa, Tosya, Kumludere, A.Habibefendi, Mehdi Efendi, Kadana, Mumcu, Gölbaşı, Kavak mahallesindeki eski ve metruk yapılar şehri, virane bir halde göstermekteydi.

Yakın zamanda yapılan kentsel dönüşüm projeleriyle bu derme çatma yapılaşmaların temizlenmesi, insan onuruna yakışır konutların yapılarak insanlara modern binalarda oturma şansı tanınması alkışlanacak bir hizmettir.

Ancak, bu hizmet yapılırken arkasında hikâyesi bulunan mahalle ve sokaklardaki geçmişin izleri korunmalı yani geçmiş ile olan bağ tamamen silinmemelidir.

Palandöken Belediyesi diğer rutin hizmetlerinin yanında “Kış Turizmi” konusu üzerinde yoğunlaşmalı, şehrin sembolü olan Palandöken Dağı’nın eteklerindeki doğal yapıyı ve ortamı koruyarak kongre ve kış turizmi konusunda hizmetlerini yoğunlaştırmalıdır. Yüksek irtifa sporları içinde Palandöken Belediyesine büyük görevler düşmektedir. Yine, Palandöken Belediyesi’nin sınırları içerisindeki Kiremitlik Tabyası’nın turizme kazandırılması belediyenin projeleri arasında olmalıdır.

Geçmiş dönemde Palandöken Belediyesinin kültür hizmetleri içerisinde en göze çarpan faaliyetlerden birisi kuşkusuz ”Beyaz Şehir Palandöken” dergisiydi. Şehrin kültürüne önemli katkısı olan bu derginin tekrar yayımlanması şehir kültürüne büyük kazanç sağlayacaktır. Palandöken Belediyesinin bu konuda ki imkânlarının kısıtlı olması halinde Büyükşehir Belediyesi’nin bu hizmeti sürdürmesi şüphesiz kalıcı bir kültür hizmeti olacaktır.

Palandöken ve Aziziye ilçeleri en fazla emekli vatandaşlarımızın yaşadığı ilçelerdir. Bu sorumluluk çerçevesi içerisinde “Kıdemliler Evi” ismi altında bir kampüsün büyük bir ihtiyacı karşılayacağı kesindir.

Şehir hayatının temposundan yorulan, sosyal hayattan yaşları itibarı ile uzaklaşan emekli vatandaşlar için ücretsiz hobi bahçelerinin oluşturulması ve transferlerinin ücretsiz yapılması çağdaş belediyeciliğin bir gereğidir.

Şehir Hastanesi’nin, Palandöken Belediyesi’nin sınırları içerisinde olması da yine belediyeye bir takım sorumluluklar yüklemektedir.

Ankara Yenimahalle Belediyesi örneğinde olduğu gibi ihtiyaç sahibi hasta yakınlarının kalabileceği bir misafirhanenin oluşturulması yerinde bir hizmet olacaktır.

Şehirleri marka yapan özelliklerin başında kent estetiği gelmektedir. Yeşil alanların çokluğu, park ve bahçelerin peyzajı, temizlik, mimari, trafik, ışıklandırma, tarihi mekânlar bir şehrin görselleri açısından son derece önemlidir.

Gelişme ve kalkınma yönünde adımlar atan şehirlere bakıldığında şehrin merkezindeki hareketliliğin diğer ilçelere de yansıdığı görülmektedir.

Bu konuda ki en güzel örneklerin başında Beypazarı’nın geldiğini söyleyebiliriz. Ankara’ya 100 km mesafede bulunan Beypazarı, tarım ve turizm açısından kendisini aşmış bir ilçe hüviyetindedir. Her hane halkının ekonomiye katkı sunduğu Beypazarı, her türlü potansiyelini değerlendirmede gıpta edilecek bir konuma gelmiştir. Yerel yönetimdeki başarı örneklerinden biri olan Beypazarı, istihdam ve üretim yönünden doygunluk noktasındadır. Tarihî dokunun canlandırılıp turizme sunulması ve yöresel ürünlerin marka haline getirilmesiyle Beypazarı harika bir başarıyı yakalamıştır.50 000 nüfuslu bu ilçeye olan turist akımı, turizmin için kullanılan “Bacasız Fabrika” sözünü doğrulamaktadır. Beypazarı, marka yaptığı ürünleri ilçe sınırları dışına çıkmış, çarşı pazarların aranan ürünleri haline gelmiştir. İlçede bayanların ticarete hâkim olmaları ve işlerini büyük bir zevk haline getirmeleri görülmeye değer bir tablodur.

Erzurum ilçelerinde böyle bir gelişmenin yakalanamaması, sorgulanması gereken bir konudur.

Aziziye Belediyesi, tarihi ve kültürel açıdan şehrin kadim kültürünü taşıyan önemli unsurları taşımaktadır. Aziziye Belediyesi’nin çıkarmış olduğu Şehr-i Kadim Aziziye Dergisi ile bu zenginlikleri kamuoyuna duyurması her türlü takdirin üzerindedir.

Aziziye, Pasinler, Çat ve Köprüköy Belediyeleri termal suların avantajlarını daha profesyonelce kullanıp, tarımdan, turizme bu potansiyeli değerlendirmek ve fizik tedavi gibi merkezlerin açılması yönünde projeler geliştirebilirler. Afyon -Sandıklı, Ankara -Haymana ve Kızılcahamam, Yalova- Termal, Balıkesir-Gönen gibi bu konuda çıtalarını yükselten ilçeleri örnek alabilirler.

Hınıs, coğrafi işareti alınmış fasulyesi, kanyonu ve tarihi eserleriyle kendisini ön plana çekebilir. Güney ilçelerinden Horasan, Karaçoban, Karayazı, Tekman, Hınıs ve Çat tarım ve hayvancılık konusundaki geleneksel avantajlarını modern bir hale getirebilir bu ilçelerin yerel yönetimleri bu konuda bir bilinç oluşturabilir.

Narman, Olur, Oltu Tortum İspir, Uzundere, coğrafi ve kültürel zenginlikler üzerinde projelerini yoğunlaştırıp. organik tarım bilincini yerleştirecek adımlar atıp, kültürel mirasın tanıtımına odaklanıp hemşericilik olgusu üzerinden yöreye olan aidiyet duygusunu artırabilir.

“Sakin Şehir” unvanını alan doğa, çevre gibi projelerle ismini duyuran Uzundere’nin son yıllarda hızla betonlaşması doğal yapının bozulmasına yol açmaktadır.

Tortum Şelâlesi ne yazık ki tüm görkemine rağmen istenilen turist potansiyelini yakalayamamaktadır.

Oltu, ülkenin işgali sırasında bağımsızlık yolunda ilk sesi haykıran ilçelerin başında gelmektedir. Bu münasebetle, Dadaşın gurur tablosu olan “Oltu Şura Hükümeti” konusunun ön plana çekilmesi ve ülke geneline duyurulması Oltu’ya büyük avantaj sağlayacaktır.

Gümüşhane’nin Torul ilçesindeki Türkiye’nin en yüksek cam seyir balkonunun bu yıl içeresinde 105 000 ziyaretçiyi ağırladığı göz önüne alındığında, Uzundere’de bulunan Tortum Gölü üzerindeki cam seyir balkonunun da böyle bir yoğunluğu yakalayabilmesi muhtemeldir.

Narman Peribacaları, Hınıs Kanyonu gibi coğrafî zenginliklerin hâlâ UNESCO listesinde yer almamaları büyük bir eksikliktir.

Türk Halk Ozanlığı geleneğinin hayat bulduğu Narman, Aşık Sümmani’nin şemsiyesi altında bu geleneğin yaşatıldığı ilçemizdir.

Her yıl yapılan “Aşık Sümmani’yi Anma Şenliğine” Türk Dünyası aşıklarının katılması Narman’ın uluslar arası tanıtımına büyük katkı sağlayabilir.

Aşkale ve Oltu madenleri konusundaki avantajlarını tespit edip bu konularda farkındalık oluşturabilirler. (devam edecek)