Birinci Dünya Savaşı'nın en acılı olduğu topraklardı. Soğanlı dağları, Azap Muharebeleri, Köprüköy Savaşları bu topraklarda oldu. Köylüler muhacir oldular. Topraklarını evlerini bırakıp ta orta Anadolu'ya hicret ettiler. Hicret edenlerin içinde Kerem Avcı ve ailesi de vardır. O kış şartlarında Azaptan yola çıkılmış Aksaray'a kadar gidilmiş, oradan Boğazlayana gelinerek savaş sonuna kadar burada ikamet etmişlerdi. Savaş bitince ata-dede topraklarına geri döndüler. Azap'lılar savaşın tüm acılarına şahit oldular. Yaşanan acıları kuşaktan kuşağa anlattılar.

Bedir Avcı o acılı hikayelerin anlatıldığı, İkinci Dünya Savaşının korkulu günlerinde savaş ekonomisinin uygulandığı 1943 yılında Azap köyünde Kerem Avcının oğlu olarak dünyaya geldi. Mustafa Kemal Atatürk'ün emriyle kurulmuş bulunan ilkokulda okudu. Annesi Gülzade Hanımın savaş yıllarının acılı hikayelerini dinleyerek büyüdü.

1959 yılında açılmış bulunan Horasan ortaokuluna giderken ne zorluklar yaşadı. Hergün sabah erken altı kilometre yürüyerek Horasan gidiyor, akşam aynı yolu tekrar yürüyerek geri dönüyordu. Yağmur, çamur, kar, tipi kara lastiklerle tahtadan yapılmış çantayla...

Bölgede tek lise Erzurum Lisesiydi. Bedir Avcı 1962 yılında Erzurum Lisesinin yatılı kısmına girerek okumaya başladı. Yıllar hızla ilerlemiş liseyi de bitirmişti. 1965 yılında Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandı. Artık üniversiteliydi. Öğrenci olayları yeni yeni alevleniyordu. Onlara 68 kuşağı deniyordu. 1969 yılında fakülteyi bitiren Bedir Avcı Yozgat Yerköy Lisesi İngilizce öğretmenliğine atandı. İdealistti. Zaman mefhumu tanımadan öğrencilerini "Türk Milliyetçisi" olarak yetiştirdi. Öğrencileri onu çok seviyordu.

Askerliğini yedek subay olarak yapan Avcı askerlik dönüşü Diyarbakır Eğitim Enstitüsüne İngilizce Hocası olarak atandı. Diyarbakır'da yine sahip olduğu fikirleri devam ettiren Bedir Hoca 1976 yılında Kâzım Karabekir Eğitim Enstitüsüne atandı. Hocamı o yıl tanıdım. FKB de öğrenciyken Bedir Hocam bizim sınıfın İngilizce derslerine girmeye başladı. Enerjik ders anlatışıyla kısa zamanda isimlerimizi öğrenmiş hep sınıfta soyadımızla hitap eder olmuştu. Söz gelimi Mr. Zeynal, Mr. İpteç, Mis Beyeztaş, gibi

1977 de yılında mezun olduktan sonra okula ilişkimiz kalmamış, öğrenci olayları başını almış gitmişti. 1978 yılında sürgünler dönemi başlamış, Bedir Hocam Erciş'e sürgüne gönderilmişti. Polis nezaretinde göreve başlamış, yine aynı gün polis nezaretinde Erzurum'a dönmüştü. Bir yıl sıkıntılar içinde idare eden hocamız 1979 yılında tekrar Erzurum'a tayin edilmişti. 1982 yılında Eğitim Enstitüsü Atatürk Üniversitesine bağlanmış hocamda buradan ayrılarak Sağlık Meslek Lisesi İngilizce öğretmeni olarak göreve başlamış, 1995 yılında emekli olmuştu. Bu yıllarda bir taraftan öğretmenlik yaparken diğer taraftan ticaret hayatına atılmıştı. On yıl İstanbul'da yaşadıktan sonra tekrar memleketine dönerek halen hayatını Erzurum'da sürdürmektedir.

Şair ruhlu olan Hocam 1975 yılında yazdığı "Teselli" şiir kitabından sonra 2020 yılında "Bir Nesil İstiyorum" adlı şiir kitabıyla adından epey söz ettirdi. Şiirin bir bölümünde hocam duygularını şöyle ifade etti.

"Bir nesil istiyorum!

Hak kitabı anlayıp, asrın idrâkine sunsun,

Asımın nesli olsun.

Kalmasın gözü arkada Akif'in,

Gaspıra'da İsmail, dilde, işte Akçura,

Diyarbakır'da Gökalp, Ali Emirî olsun,

Düşsün alageyiğin ardına

Sevdası Kızıl Elma olsun".

Evet hocam Kızıl Elma sevdalısıydı. Yüreği vatan ve millet sevgisiyle dolu, Türkiye Cumhuriyetinden yana, Türk Milletinin bir ferdi olmanın verdiği mutlulukla hayatını Erzurum'da devam ettirdi.

Salgından önce Rahmetli Eğitimci Hakkı Mezararkalı Ağabeyim, Bedir Avcı Hocam ve diğer dostların sohbeti, duyguları, tavır ve davranışları genç nesillere örnek olacak nitelikteydi.

Bedir Avcı hocam güzel bir dost, güzel bir öğretmen, güzel bir ağabey bunlardan öte güzel bir Türk Milliyetçisidir.

Hocama bundan sonraki hayatında sağlık, huzur diliyorum. Değerli hocam yeni şiirlerini okumaya inşallah devam ederim. Selam ve saygılarla ellerinden öperim.