Değerli hocamız Prof. Dr. Samih Bayrakçeken’le beraber Aziziye Belediyesi’nin Dadaşkent’te yaptığı nezih bir park olan Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz parkında yaptığımız yürüyüş saatindeki sohbetimizin konusu “insan üzerineydi.” Samih Bey, Psikolog Phil Mc Graw’ın insanların on ortak özelliğini tespit ettiğini belirtti. Bu maddeleri sıralayınca hoşuma gitti ve anlamlı buldum. Bu özellikleri sizlerle paylaşmak istedim. Daha önce teoloji ve felsefe açısından “insandan kim ne anlamış” başlıklı bir yazımı sizlerle paylaşmıştım. Psikoloji açısından da insanın okunmasında ve anlaşılmasında yarar var.

Psikolog Graw Amerika Birleşik Devletleri yurttaşı olduğu için örnekleri kendi kültürüne ait. Değerlendirmeleri bu açıdan göz önünde tutmakta yarar var.

Bu anlayışa eklenecek ve çıkarılacak maddeler olabilir. Ancak insan maddelere sığmayacak kadar derin ve anlamlı bir varlıktır. Yine de bu tür maddeleştirmeler ve anlayışlar insanı anlamamızda yardımcı olmaktadır.

İşte bu on madde:

1. Tüm insanların bir numaralı korkusu reddedilme korkusudur.

Reddedilme korkusu hiç yaşamamış insan var mıdır? Clinton’u bile başkanlığı sırasında reddeden nice güzel kadın olduğuna bahse girerim.

2. Tüm insanların bir numaralı ihtiyacı kabul görme ihtiyacıdır.

Hem de bebeklikten yaşlılığa dek bu ihtiyaç sürer. Bazı ünlülerin, benim kimsenin onayına ihtiyacım yok, dediğine bakmayın. Hiç alkış almasınlar bak kendilerini sanıl hissederler.

3. İnsanlar üzerinde etkin olabilmek için onların özsaygılarını koruyacak ya da geliştirecek şekilde davranmak gerekir.

Özellikle birisini eleştirirken eleştirinin yapıcı bir şekilde yapılması, eleştirinin yerini bulması açısından çok önemlidir. Kişinin kendisini doğrudan kişiliğini değil, davranışını eleştirmeye özen gösterilmeliyiz. Eleştirinin en etkin yolu sandviç metodudur. Yani eleştiriyi başında ve sonunda kişinin olumlu özelliğini söyleyin, sonra eleştirinizi yapın, sözünüzü yine olumlu bir özelliğiyle tamamlayın. Hıristiyan misyonerlerinin başvurduğu önemli metot budur.

4. Herkes, her duruma “Bunda benim için ne var” diye yaklaşır.

Her durumda “benim için” olan şey, manevi doyum, onay ve kabul görme; saygı ve sevgi ya da prestij olabilir.

5. İnsanlar ancak anladıkları şeyi işitir ve anlamlandırır.

Bizim anlattığımız karşımızdakinin anladığı kadardır. Karşımızdaki kişi ön yargısız, peşin hükümsüz ve kötü niyetli değilse anlattığımızı bizin istediğimiz gibi anlamıyorsa sorumlusu yüz de yüz biziz.

6. Herkes, kişisel olarak kendileri için önemli olan şeyler hakkında konuşmayı tercih eder.

Var mı itirazı olan?

7. İnsanlar kendilerinden hoşlanan insanlardan hoşlanır, güvenir ve inanır.

İşte uyumun ne kadar önemli olduğunun bir kez daha tekrarı.

8. İnsanlar genellikle görünen nedenlerin dışındaki nedenlerden dolayı yaptıkları şeyi yapar.

Örneğin, çocuklarım yüzünden bu evliliğe katlanıyorum, diyen erkek ve kadınların aslında katlanma nedenleri farklıdır. Örnekleri çoğalta biliriz.

9. En olgun insan bile basit basit davranışlarda bulunabilir.

Yüceleştirdiğimiz kişilere, gördüğümüz ilk hatalarında ya da basit dediğimiz davranışlarında çürük yumurta fırlatmaya yatkın bir toplumuz. Büyük insanlar büyüklüğü hak edecek bir şeyler yaptıkları için büyük olurlar. Bu, onların insan olma hakkını ellerinden alabileceğimiz anlamına gelmez. Hangimiz kendimize yakıştıramadığımız davranışlarda bulunmadık ki? Birisi sizi 24 gözetleseydi, yaptığımız her davranıştan gurur duyar mıydınız?

Sadece bu maddeyi içimize sindirmek bile çok yararlıdır. Hem kendi basitliklerimizi bağışlamamızı sağladığı hem de anlayışımızı ve empati yeteneğimizi genişleterek bizi daha olgunlaştırdığı için.

Bu madde dedikoducuların beslenme kapısıdır. Dedikodu magazinlerinin de tiraj kapısıdır. İnsanı put edinmek insanlığa yapılan belki de en büyük günah ve kötülüktür.

10.Herkes toplumsal maske takar. Kişiyi görebilmek için maskenin ardına bakmak gerekir.

Toplumun iki yüzlü olduğu gerçeğini inkâr edemeyiz. Her insanın hayatında olan ile olması gereken arasında açı vardır. Açı ne kadar büyükse maskeler o kadar kalın ve çeşitlidir. Maskenin ardına bakmak isteyecek kadar biz duyan kişiye yeterince güven duyduğumuzda maskeyi çıkarırız. Tabi toplumun önüne çıkarken tekrar takmak üzere. Herkesin toplumsal maskesi vardır. Kiminin kalın kiminin ince, kiminin çok kiminin az.

Bizler de kendimiz üzerinde çalışma yapsak hangi özelliklerimizi insanın temel özelliği sayarız.