Geçtiğimiz gün Türkiye-Irak sınırında devam eden operasyonlarda 4 askerimiz, hain maşalar tarafından şehit düşürülerek yine yüreklerimize sönmeyecek ateşlerden birini daha düşürmüştü. Ülkedeki tüm yaygın medya bu acıyı dile getiren manşetlerle çıkarken "Güneş" ismindeki bir gazete "Mutlu musun Ekrem," başlığıyla İstanbul seçimlerini bununla ilişkilendirmeye çalışarak bir çirkinliği daha imzalarını attılar.

İster birey olsun, ister bir kuruluş her zaman adının yükünü taşımaz.

Adı Aslan olanın, korkak ve sünepe de olabileceğini; adı İffet olanın da iffetsiz bir yaşam sürebileceğini söylemiştik değil mi?

Gazetenin adı Güneş!

Yani, hayat veren, aydınlatan bir güç.

Oysa bu güneş, sanki gerçekleri karartmak ve hayatları söndürmek için gazetecilik yapıyor!

"Mutlu musun Ekrem," manşetini atan zihniyet, şunu hiç düşünmüyor.

Bir. İstanbul seçimleri ile sınırdaki vatan savunmasının ne ilgisi var!?

İki. İlgisi var ise İstanbul Belediyesi AK Parti'de olduğu için son günlerde şehit vermiyoruz, demektir. Bu da demektir ki İstanbul Belediyesi'nin AK Parti'de olması hainlerin işine geliyor ve elleri tetiklere dokunmuyor; ama İstanbul Belediyesi CHP'ye geçince hainler de saldırıya geçiyor.

Başka bir açıdan bakınca, bunu böyle yorumlayan olmaz mı yani!

Ve bu AK Parti'yi CHP'ye ve de Türkiye'ye hakaret değil midir?

İnsanların dilinden dökülenlere, gazetelerin de manşetlerine dikkat etmesi gerekmez mi?

Söylenen sözün, atılan manşetin nereye gideceğini ve nasıl yorumlanacağı hiç mi düşünülmez!

Bir medya grubu her hangi bir partiye yakınlık duyabilir, bu genelde de yerelde de olağandır; ama gerçekleri saptırmak ve kamuoyunu yanıltmak asla gazeteci geçinenlere yakışmayan maddelerin başında gelir.

Her neyse, bu tür yapıların başı da sonu da aynıdır.

..

Ramazan ayının yaklaştığı şu günlerde Erzurum'daki manavlara almak için olmasa da bir göz atmak için girenler mutlaka vardır.

Bir yıl öncesine, yani geçen yıla göre bugün temel tüketim ürünlerinden olan sebze fiyatlarının ikiye katladığı rahatça görülür.

Bir muhteremin yaptığı, çay ve simit hesabına girerek burada satır ve enerji tüketmeye gerek yok. Ne diyelim, dalga geçenlerin dalgası bol olsun!

..

Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mehmet Sekmen'in ikinci dönemine hızlı başladığı ve bunu da devam ettireceği gerçeğini asla görmemezlikten gelemeyiz.

Kadrosu ve ilçeleri ile birlikte bu hızlı başlangıç zaman zaman yanlışlar yaptırabileceği gibi, eksiklikler de olabilir elbet; işte o zaman gücümüzün ve nefesimizin yettiği kadar buradan bağırarak sesimizi duyurmaya çalışacağız.

Bizim ve Erzurumlunun önemli isteklerinden biri, Sayın Sekmen'in tarımsal alanlara yönelerek en kısa zamanda hiç değilse Erzurum'da bir şeyler yaparak, üretimi ister bireysel, isterse kooperatif yolu ile artırmak olmalı.

Sebze tarlaları ve seraları için toprak da var, su da!

Geriye kalan tek şey ise niyet ve karar vermekten başka bir şey değil!

Kimse kusura bakmasın ama Tunceli'nin komünist başkanı şimdiden kolları sıvamış. Bir önceki görev yeri olan ilçede yaptıklarını tüm şehre yayarak hem hemşerilerinin ucuz ürün tüketmelerine, hem de şehrin ekonomisine katkı sağlayacak gibi görünüyor.

Bu tür kararları vermek ve gerçekleştirmek için komünist olmaya gerek yok ki!

Dar gelirlilerin bu yıl Ramazan ayında sofralarının daralacağı kaçınılmaz, hiç değilse gelecek yıl için umut olur.

..

Bir uydurmaca buna uyar galiba.

Gün gelmiş bilim öyle ilerlemiş, öyle ilerlemiş ki artık her konuda Tanrı'ya değil, bilme sığınır olunmuş. Hal böyle iken, bilim insanları bir araya gelerek Tanrı ile konuşma kararı almışlar ve konuşmuşlar.

Bilim insanlarından biri ukalaca "biz artık her şey yoktan var ediyoruz, hatta topraktan insan bile yaratıyoruz, o yüzden size ihtiyacımız kalmadı," demiş.

Tanrı, ama önce toprağı yaratmanız gerekmez mi, diyerek gülümsemiş.

Toprak, Yaradan'ın hava gibi, su gibi bu insana verdiği en büyük nimettir.

Toprakların değerlendirilmemesi ise ihanet değilse nedir?

Gazeteci olmak için gazeteciliğin ilkeleri ve vicdan şarttır; ama toprağı ekmek, üretimi artırmak için komünist olmak şart değildir, değil mi yani!