Ülke olarak zor dönemlerden geçmekteyiz; kabul! Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır, buna asla şüphe yok.

Hasta adam profilini kabul etmeyeceğiz; asla!

Biz hasta değil, hastalanması istenen bir ülkeyiz!

Hasta olursak, bizi tedavi etmeye geleceklerin yapacakları tedavi bizi çok daha fazla hasta edecektir. Kendimizi tedavi etmemiz gerekiyor.

Ekonomimizin üzerinde oyunlar oynanıyor, kabul! Spekülasyonlar yapılıyor; bu da kabul!

Biz ne yapmalıyız!

Acil olarak üretim yapmalıyız. Yerli mallarımızı kullanmalıyız.

İthalatı hızlı bir şekilde düşürmeliyiz. Başta tarım ürünleri ve et üretimimizde dışa bağımlılığı kaldırmalıyız. İthal ettiğimiz her ürün bizim yapamayacağımız, dışarı muhtaç olduğumuz bir şey değildir. Yabancı tohum, ithal tohum kullanmamalıyız.

Köylüye teşvik veriyoruz, milyonlarca TL tutan bu teşvikler para, yem, avans, kredi şeklinde olmamalıdır.

Et Kombinaları yeniden açılmalı ve devlet köylüye vereceği teşvikleri sübvansiyon yaparak köylüden hayvan almalıdır. Hayvanı para eden bir köylü onun yemini de kendi yaşadığı köyündeki tarlasından, merasından temin edebilir.

Devlet siloları hayata geçmeli, köylü aracısız ürünlerini devlete satabilmeli, devlet buradan piyasaya ulaştırabilmelidir.

Devlet israftan acilen vazgeçmelidir. Makam araçlarından, yüksek makam maaşlarından, milletvekili emekli maaşlarından, yabancı şirketlere taahhütle dolar ödemeli yapılan harcamaları bırakmalıdır.

Devlet bütçesi birebir aile bütçesine benzer, ne kadar zengin olur ne kadar kazanırsanız kazanın, israf ettiğiniz ve iktisat yapmadığınız, üretimi artıramadığınız sürece bütçe hızla sıkıntıya girer ve borçtan kurtulamazsınız.

Borç aldığımız yerden her türlü tavize açık hale geliyoruz ki bu tehlikeli bir durumdur.

Türkiye Cumhuriyeti bütün kriz ve oyunları aşacak güce sahiptir.