Takvim yaprakları bir bir çöpe giderken, ömrümüzden de geriye kalan günler bir bir azalıyor. Bu durdurulabilmesi imkânı olmayan yolculuğun dünyadaki süresi zaten oldukça kısa! Ahret inancı taşıyanlar için ise hayat başka bir şekilde sürecek ve mutlaka hesap vermek için büyük mahkemeye çıkılacak.

Sıkıntı burada başlıyor!

İnanmayan insanlar nasılsa hayatın burada bittiğine inanıyor; hesaba, kitaba inanmıyor; erdemli yaşamaları karakterleriyle doğru orantılı bir şekilde devam ediyor; ya kötü ya iyi bir hayat yaşıyor. İyi veya kötü hayat tarzı bakış açılarıyla herkese göre değişkenlik gösterebilir!

Müslümanların bakış açısı, ahlakı, yaşantısı Kuran ve sahih Sünnetlere göre olmalıdır. (Sahihten amaç Sünnetlerin Kuran’a uymasıdır)

Ölüme, ölümden sonraki hayata ve bu hayatta yapılan işlerden hesaba çekileceğine inanan insan, inancını karakterine ve yaşamına oturtmamış ve inancının emrettiğinin aksi istikamette hareket ediyorsa neyi sorgulamak lazım? İnanıp inanmamaktaki tereddüdü mü, inancına rağmen aksi yönde gösterdiği direnç mi hayatına yön veriyor.

Bazı şeyleri anlayamadığımız, idrak edemediğimiz bir gerçek!

Üç aylar geliyor, yakında Regaip kandili ve sonra diğer mübarek günlerin kutlama mesajları da birbirlerini sevenler arasında paylaşılacak.

Müslüman, bir gece için, birkaç ay için Müslüman olamaz, olmamalı.

Her günümüz Müslüman olabilmeli, olmalı!

Haramı terk etmek bir gün içinse; ne önemi var ki?

Fakir fukaraya zekât, sadaka vermek sadece bir güne mahsus olabilir mi?

Eşine, çocuğuna, komşuna, akrabana sadece bir gün iyi davranmak sadece bir gün için olabilir mi? Güzel ahlaklı olmak bir gün için olabilir mi?

Hocalar mübarek günlere yönelik tavsiyelerde bulunurlarken fakirlere yardım etmekten söz etmeliler.

Fatr Suresi 29. Ayeti eğer düşünerek okursak; “Namaz kılmak, zekât ve sadaka vermek ve Kuran’ı anlamaya çalışarak okuyarak ancak ümitvar olabileceğimizi” görürüz.

Bu yüzden özel gecelerde de diğer her günümüzde de nafileler elbette güzel ama önce emrolunduğumuz işleri (farzları) yapmalı ve tavsiye etmeliyiz!

Ve hocalar bu özel mübarek günlere mahsus ibadetleri, duaları yapmamızı hararetle tavsiye edecekler. Bu özel günlere mahsus ibadetler, üst seviyeye geçmiş motivasyonumuzla bu özel günler için yaşanacak ve ertesi gün bu durumdan eser kalmayacak.

Rahmetli Babaannemden öğrendiğim bir atasözü vardır; “Her gördüğünü Hızır, her geceyi kadir bil”!

Hocalar İçin Bir Tavsiye!

Bazı hocalar artık camilerde kendilerine mihraplara cemaatten bir karış yukarıda namaz kıldırma makamı yapmaya başladılar, birçok camide görüyorum! Bu bir bidat ve yeni icat edildi.

Bu hocalar ki yokluğu ifade eden, cebi ve düğmesi olmayan, sadece Allah’ın karşısında kıyamda dururken giyilen cübbesine gelinlik kız bohçaları gibi kanaviçe işleme yaptıran hocalar. Elbette Yahudi ve Hıristiyan din adamları da gayet süslü cübbeler giymektedirler. Buda başka bir bidattır.

Sünnete uygunluğu isteyen hocalar kendileri bidatlara saplanmamalılar.

Eskiden hocanın dediğini yap, yaptığını yapma derlerdi, şimdi dediğini yapmak da riskli oldu!

Kendimiz mutlaka kendi dilimizde Kuranımızı okumalıyız!

Allah’ın ilk emri; “OKU”, (kendi dilinde, düşünerek, anlamaya çalışarak oku), dinle değil!