Bayramlar gülümseyen gözlerin, huzurun, birlikte var olmanın birer resmidir. Yaşamın boğucu koşuşturmacasında; sık sık göremediğimiz akrabalarımızı, komşularımızı, arkadaşlarımızı, sevdiklerimizi ne güzel de kucaklarız... Ne güzel de sohbetler edilir... Eskiler anılır, birlik beraberliğin getirisi bir kez daha yazılır beyinlere sevgi kalemiyle...

Manevi duyguların zirvelere çıktığı bu dönemlerde ihtiyacı olan insanların gözlerinde bir minnet belirmesi , cem olup bir sevaba durulması ne yüce...

Bu hassasiyetin sadece adı bayram olan güzel günlerde değil, her daim olması ne güzel dua...

Bir annenin çocuğuna doyasıya sarılması, bahçede yetiştirilen kirazın tabakta misafirlere sunulması, kazaların acı değil de ders vermesi, bir şairin şiir yazması, öğrencilerin öğretmenini sevmesi de bayram değil mi? Bayram olmasın da ne olsun? Yüreğin yanmadan yatağa girebiliyorsan bayramdır...

Diktiğin bir fidanın yeşerdiğini görmek bayramdır mesela... Aylarca başvurduğun onca işten sana olumlu olarak dönüş yapılması bayram değil de ne?

Nefes aldığın toprakların kokusuyla huzur duyduysan, üniversiteyi bitirdiysen, gelinliğini /damatlığını gözün dolarak , belki mutluluktan ağlayarak giydiysen ya da bebeğini kucağına aldığında dilin tutulduysa sana öyle bir bayramdır ki sorma gitsin...

Sevdiklerinin ölüm haberini almadan başını yastığa koydun... Terör saldırısı yok... Çocuklarımız tecavüze uğramadı... düşün... Bu bayram değil de nedir?

Bayramı bayram yapan yaşattığı mutluluktur... Hasretten hücrelerin titremiyorsa, acıdan ruhun sızlamıyorsa, bir de umudun hala cebinde duruyorsa işte bayram o zaman bayramdır...

Bir marangozun ustalık hüneri, bir başağın gelin gibi süzülmesi, ekmeğin mutluluk kokması, siyasetçinin riyasız kalması, felaketlerin olmaması değil mi bayram?

Nasıl ki bir bebeğin vatanı, yurdu, cenneti, aşkı, yaşamı ana kucağıysa; bir yüreğin de bayramı gözyaşı dökmediği, yanmadığı ve huzurlu olduğu gündür...

Her gününüz bayram olsun...

Nice her günlere...