Sevgili okurlarımız herkesin beğenisi ile her hafta istikrarlı bir şekilde sürdürdüğümüz  ‘PORTRELER’ başlıklı yazı dizisinde bir hafta aradan sonra yeniden sizlerle birlikteyiz…
Yazımın girişinden anlayacağınız üzere bu hafta sizlere Erzurumlunun sanata bakışını irdelemek istedik…
Londra'da İşletme eğitimi aldıktan sonra Türk sinemasına 50 yıl hizmet veren babası Cahit Gürpınar'ın film şirketini ayakta tutan Nil Gürpınar, Erzurum'da bir ilki gerçekleştirdi. "Babamın vasiyeti" dediği bu yıl sekizinci Dadaş Film Festivali'ni düzenleyen Nil Gürpınar, festival çerçevesinde Türk sinemasının önde gelen isimlerini Erzurum'a getirerek sinemaseverlerle buluşturdu.
Bu yıl sekizincisi ile Dadaş Film Festivali ile bir kez daha Erzurum halkının gönlünde taht kuran Nil Gürpınar, ile festivallerin ve sanatın Erzurum insanı açısından önemini konuştuk. Gecenin onur ödüllerinin verildiği an kuliste bize zamanını ayırarak sorularımıza tüm içtenliği ile cevap veren Gürpınar, festivallerin şehirlerin tanıtımı ve ekonomik getirileri açısından önemine değindi.
 
NİL GÜRPINAR KİMDİR?
Doğum Tarihi - 1961
Nil Gürpınar Erzurum doğumlu. İstanbul'da yaşıyor. Londra’da İşletme eğitimi almış, şimdi babasının kurduğu Dadaş Film adlı şirketi yönetiyor.
Üniversiteyi Kadıköy Yabancı Diller -İstanbul ve International House , David Game College- İngilizce İşletme eğitimi alarak Londra’da tamamladı. Babası Cahit Gürpınar’ın vefatından sonra şirketlerin idareciliğini üstlendi. 2002 yılından beri Türk sinema tarihi ile ilgili arşiv, belgesel film çalışmaları var. İFSAK üyesi ve yayın kurulunda çalışmakta, Fotoğraf  ve Sinema dergisine röportajlar hazırlamaktadır. 2005 yılında, İlhan Arakon Belgeseli'nin ardından, 2006 yılında Nedim Otyam belgeselini hazırladı. Kasım 2006’da ilki düzenlenen “Dadaş Film Festivali”nin proje sahibi ve yöneticisidir.
 
YÖNETMENLİĞİNİ YAPTIĞI BELGESEL FİLMLER
 İlhan Arakon Belgeseli - 2005 / Hilmi ETİKAN, Nil GÜRPINAR
 1. Dadaş Film Festivali. Gösterim. 2006
 4. Uluslararası Dadaş Film Festivali, Gösterim. 2009
Nedim Otyam Belgeseli - 2006 / Nil GÜRPINAR
2. Dadaş Film Festivali, Gösterim. 2007
 
 
BABAMIN BAYRAĞINI TAŞIYORUM
Sayın Gürpınar, İstanbul’da yaşayan bir Erzurumlu olarak böylesi sorumluluk gerektiren bir organizasyonu üstleniyorsunuz. Neden festival? Neden Erzurum’da?
Babam Cahit Gürpınar’ın vefatından sonra Erzurum’da sanat ve kültür adına neler yapılıyor diye araştırma yaptım. Hiçbir şeyin yapılmadığını görünce, Erzurum’un ilk sinemalarından birinin sahibinin kızı olarak ve Türk sinema tarihinde önemli yeri olan Dadaş Film’in de varisi olarak Erzurum’da bir film festivali yapmaya karar verdim. abam Cahit Gürpınar'ın tek hayali bugüne kadar Erzurum'da hiç yapılmayan film festivalini yapmaktı. Ama ömrü yetmedi. Şimdi babamın o hayalini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyorum. Böylece; babamın bayrağını devam ettirecektim. Erzurum gençliğine ve halkına kültür ve sanat hizmeti sunacaktım. Ayrıca sinema sektörüne de destekte bulunma amacındayım.
 
BASIN VE SİNEMA AYRILMAZ İKİLİ
Son festivalinizin teması olarak ‘Sinema ve basın’ı seçmişsiniz. Bu seçiminizde ne etkili oldu?
8. Uluslararası Film Festivali'nin bu yılki teması sizinde bahsettiğiniz üzere 'Sinema ve Basın'dı. Basın ve sinema ikilisinin ülke sanat tarihinde önemli yere sahip olduğu herkesin malumudur. Festivalde ilk kez AB ülkelerinden çok sayıda filmin gösterimini gerçekleştirdik. Festivalde, uluslararası ödül almış 5 film yarıştı.
 
HALKA SİNEMAYI SANATI SEVDİRME ARZUSUNDAYIZ
Dadaş film festivalini emsalleri ile kıyasladığınızda diğerlerinin daha çok ticari yapıldığını gözlemliyoruz. Siz ise ücretsiz filmler gösteriyorsunuz.
Değindiğiniz üzere Türkiye'de bilet satışı olmayan tek sinema festivalini gerçekleştiriyoruz. 16-20 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirdiğimiz festivale sinemaseverlerin katılımlar tarih karmaşasından dolayı istenilen düzeyde gerçekleşmedi. Tabi bu tür organizasyonlarda irili ufaklı sorunlar her zaman olacaktır. Önemli olan bir sonraki organizasyonlarda bunları minimize etmektir. En küçük talihsizlik karşısında yılmamız mümkün olamaz. Zira ben her zaman her şehrin sinema festivalleri olması gerektiğini öteden beri savunmaktayım.  
 
BU FESTİVALE SAHİP ÇIKILSIN
Erzurumlu ünlü aktör Eşref Kolçak’ın sitemleri basın yayın organlarında da dile getirildi. Bu durum sizi üzdü mü?
Sinemanın yaşayan efsanesi Eşref Kolçak’ın sitemleri doğrudur. Fakat basında biraz çarpıtıldı sanırım. Yeşilçam’a emek vermiş isimler elbette ki katıldıkları festivallerin daha iyi olmasını bekler. Bu son derece doğal bir davranış şeklidir. Erzurumluların bu festivali sahiplenmesi halinde gelecek yıllarda daha şaşalı festivallerin yapılması mümkündür. Tanıtım eksikliğimizden ziyade tarihleri çok iyi analiz edebilseydik bu sorunlar gün yüzüne çıkmazdı. Eşref Kolçak’ın serzenişini haklı buluyorum. Bu tür organizasyonlar zor bir o kadarda çok iyi hesaplanması gereken organizasyonlardır. Bu tarz hataların tekerrür edeceğine inanmıyorum. Kaldı ki geçtiğimiz yıllarda yaptığımız festivallerde müthiş ilgi ile karşılandık. Organizasyona katılan sanatçılarımızın memnuniyetlerini de halen daha işitiyoruz
 
İMKANLAR EL VERİRSE CANNES’E RAKİP OLMAK MÜMKÜN                     
Büyük festivaller hayal ediyorsunuz. Sizce bu hayaller Erzurum’da mümkün müdür?
Bugün Cannes Fransa’da hiçbir potansiyeli olmayan küçücük bir kasaba. Ama bir realite var ki dünya sinemasının kalbi bu kentte atıyor. Festivalin yapıldığı dönemlerde orada kitleler halinde festival için gelenler görebilirsiniz. Dünya sinemasının tüm yıldızları adeta akın ediyorlar. Erzurum ile Cannes’i kıyasladığımızda bu şehrin büyük değerlerinin ve potansiyellerinin varlığı bizi ümitlendiriyor. Küçücük bir kasabanın daha etkili festivaller yapabiliriz. Örneğin dokuz ay kış mevsiminin yaşandığı Erzurum’da sanatçıları çok iyi ağırlayacağımız mekanlar kayak tesislerimiz var. Palandöken gibi uluslar arası ün yapmış bir potansiyelimizi iyi değerlendirebilirsek emin olun Cannes’dan kat be kat daha büyük festivallere imza atmamız içten bile değildir.
 
HAYALİM GÜRPINAR SİNEMASINI KÜLTÜR MERKEZİ YAPMAK
Köklü bir Erzurum ailesine mensupsunuz. Arşiv tutmayı düşündünüz mü?
Ailemizin 15 göbek geriye doğru arşivleri bende mevcut. Telif hakları ödenmiş genişçe bir sinema arşivim var. Ayrıca Dadaş film festivalinin ilk gününden bu zamana kadar hemen her şeyi saklıyorum. Mülkiyeti bize ait olan Gürpınar sinemasının bulunduğu yerde yakın bir zamanda bu arşivin dahil olduğu bir müze yada kültür merkezi kurmak istiyorum Kültür Turizm Bakanlığı ile bu konuda temas içindeyim. O sinemayı atıl kalmaması için mefruşatçıya kiraya verdik. İnanır mısınız rahmetli babam vizyonu o kadar geniş biriymiş ki yıllar önce yangın giriş çıkışından tutunda ısıtma sistemine kadar hemen her şeyi dizayn ederek bu sinemayı açmış. Şu bakımsız haliyle bile açılsa rahatlıkla sinemaya işletmek mümkün.
 
YETERLİ DESTEK ALAMIYORUZ
Erzurum’da ki yerel yönetimlerden yeterli desteği alıyor musunuz?
Maalesef bu şehirde sahiplenme olgusunun geliştiğini göremiyoruz. 8 yıldan beridir her zaman Erzurum’a geldiğimde destek beklediğimizi belirttim. İlle de maddi desteğin olması önemli değildir bizim için. Tanıtım anlamında yapılan her türlü katkı bizi mutlu eder. Bu yıl Avrupa Birliği bize destek verdi. Anladık ki gerçekten güzel işler yapıyormuşuz. Her zaman olduğu gibi yine söylüyorum. Bu proje bu festival Nil Gürpınar’ın değil, tüm Erzurumluların festivalidir. Sanki kişisel kazancımmış gibi görenler destek vermekten imtina ediyorlar. Bugün ben varım yarın yokum. Festivali belki de yüzyıllar sonraya götürecek gençlere emanet edeceğim. Şuna herkesin inanmasını istiyorum. Dadaş Film Festival bir gün gelecek emsallerini geride bırakacak üne kavuşacaktır. Ama bunun hızlandırılması için yerel yönetimlerin kamuoyu oluşturma anlamında katkıları gerekiyor.