Sevgili okurlarımız iki hafta aradan sonra ‘PORTRELER’ başlıklı yazı dizisiyle yine sizlerleyiz. Gazeteniz YENİGÜN’de her hafta gündeme ilişkin konu ve konuklarla yayınladığımız yazı dizimizde bu hafta Erzurum’un henüz yeni filizlenmeye başlayan iş adamları örgütlerinden birinin başkanını sütunlarımıza konuk ettik. ERZURUMGİAD ismiyle kısa zamanda iş sektörüne kattığı yeniliklerle ismini duyuran bu derneğin faaliyetlerini Dernek Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Nuri Alim’e sorduk. Alim’in gündeme ilişkin açıklamalarının da yer aldığı röportajımızı sizlere yayınlıyoruz…
 
EKONOMİK REFORMLARDA EKSİKLİKLER GİDERİLMELİ
Sayın Alim, siz Erzurum’da ki ekonomik gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Uluslararası ilişkilerin temel taşını belirleyen en önemli unsurun hiç şüphesiz ki, ekonomik ilişkilerdir ve devlet mekanizmasının küresel denklemindeki yerini belirleyen de ekonomik unsurlardır.   Ekonominin önemini uzun uzadıya anlatmaktan ziyade, Buradaki kalkınmanın nasıl olabileceğine değinmek istiyorum. Türkiye de özellikle son 10 yılda ekonomi adında birçok reform yapıldı. Ama eksiklerimiz hala çok.
 
ÜRETEN GENÇLERE İHTİYAÇ VAR
Sizce nedir bu eksiklikler?
Tüketen bir öğrenci ve gençlik profili değil tasarlayan ve üreten bir gençlik profili yetiştirilmelidir.  
Ekonomik sorunlarımız arasında ekonominin yayılmasını ve istihdamsız büyüme önemli bir yer tutmaktadır. Eğer 2023 yılı için kendimize Dünya’nın ilk 10 ekonomisi içine girmeyi hedef koyduysak.  Ekonomiyi tabana yaymak zorundayız. Aksi taktirde ekonomi belirli çevrelerin elinden çıkamaz ve Gayri Safi Milli Hasıla ( GSMH ) tablosu küçük zikzaklar çizerek yerinde sayar.
 
EĞİTİM SİSTEMİNDE ÜRETKENLİK ANLATILMALI
Ekonomiyi tabana yaymak için neler yapılmalı?
Amerika’da 1950’lerden beri yine Avrupa da senlerdir uygulanan Girişimcilik modelinin Türkiye de son birkaç yıldır kamuoyunun dikkatine sunulduğunu Nitekim bunların ne kadar yeterli olduğu soru işaretidir Burada önemli bir husus var oda; Girişimcilik kültürünün yaygınlaştırılarak, kaynaklara ulaşımının önündeki engellerin kaldırılması ve bu kültürün, toplumun tabanına yayılmasına olanak sağlamıştır. Bu kültür ile işletme kuracak olan kişi niçin o işletmeyi kurması veya kurmaması gerektiği, kısa, orta ve uzun vadedeki hedeflerinin neler olabileceği, işin nasıl geliştirilmesi, finansal, organizasyon el yönetimin nasıl olması gerektiği gibi birçok konuda donanım sahibi olmuş olacak, buda belli bir vizyon çerçevesinde kendi işin daha sağlıklı temeller üzerinde kurmasına olanak sağlayacak. Burada en önemli görevde Milli Eğitim, Üniversiteler, Sivil Toplum Örgütleri ve Ajanslara düşmektedir. Tüketen bir öğrenci ve gençlik profili değil tasarlayan ve üreten bir gençlik profili yetiştirilmelidir. Amerikan ekonomisi yaşadığı krizlere rağmen hala dünyanın en güçlü ekonomisi ise hiç şüphesiz ki bunun önemli nedenlerinden biriside, üretkenliğe sevk eden ve girişimci ruhlu eğitim sistemidir.
 
BÖLGEMİZİN ÖZEL TEŞVİKLERE İHTİYACI VAR
Bölgeler arasında ki gelişmişlik farkı nasıl azaltılabilir?
İş adamının, esnafın, tüccarın, işverenin eksikliklerini arz ve taleplerini bürokrasi değil ancak iş dünyası bilir. Öncelikle bölgemizin daha özel teşviklere ihtiyacı var. Üretim için Yani daha iyi şartlarda üretim, pazarlama, ulaşım imkânlarına sahip daha batıdaki bir ille aynı teşvik şartlarına sahipseniz, hiçbir yatırımcının ilinize yatırım yapmasını beklemek doğru olmaz. Şehrimizin ekonomik anlamda kalkınması, sosyal ve kültürel bakımdan gelişmesi ancak bölgeler arası kalkınmışlık farkının giderilmesi gerçekleşebilir buda KOBİ’ lerin geliştirilmesi ile mümkündür. Bugün Ülkemizde Ar-Ge ya da yenilik projeleri yaşama geçirmek işletmelere çeşitli kurum ve kuruluşlarca teşvik ve destekler sağlanmaktadır. Söz konusu bu desteklere ilgi son derece azdır, nedeni ise destek ve teşvikler için aranan şarların oldukça ağır olmasıdır. Oysaki Türk ekonomisinin bel kemiğidir ve Erzurum da yüzde 99’luk bölümünü KOBİ’ ler oluşturmaktadır. Söz konusu faaliyetlere yeterince ilgi gösterilmemekte de, bütçe ayrılmamakta kendilerine sağlanan teşvik ve desteklerle dahi ilgilenememektedir. Küçük ve orta boy işlemeler (KOBİ) in, AR - GE faaliyetlerine ilgi gösterilmemektedir.
 
STK’LAR MUHATAP ALINSIN
Yeni teşvik uygulamalarından yeterli ölçüde yararlanabildik mi?
Erzurum olarak ilimize baktığımızda son 10 yılda biz şuana kadar bu büyümenin neresindeyiz. 2012 de verilen Yeni yatırım ve teşvikten ne kadar yararlandık. Öncelikle belirtmeliyim ki yeni yatırım ve teşvikten hiçbir şekilde yararlanamadık yararlanabilmemiz için mevcut bölgenin merkezi olan Erzurum'a yatırım için gelen firmaların Erzurum'da 2. Organize Sanayi Bölgesi'nin faaliyette olmamasından dolayı ve yer tahsis edilemediğinden başka illerde de yatırımlarını gerçekleştirdiler. Devletimizin yatırım ve teşviklerde bürokrasi yerinde STK’ muhatap alırsa eğer bunların hiç biri yaşanmayacaktır.
 
TEŞVİK VE DESTEKLER HAFİFLETİLMELİ
Universiade 2011 Kış Oyunlarının Erzurum’a katkısı oldu mu?
2020 Yaz Olimpiyatları için İstanbul’un aday olması için harekete geçildi. Bizde Erzurum’dan sesleniyoruz. Gelin hem İstanbul’un 2020 Yaz Olimpiyatlarını, Erzurum’unda 2022 Kış Olimpiyatlarını alması için harekete geçelim ve iki olimpiyata aday olalım, bunun için de Erzurum’da gündem oluşturalım. Komite olarak aslında tam da ülkenin ve dünyanın gündeminde olimpiyatlar varken, bu konuda kamuoyu oluşturulması büyük anlam ifade etmektedir. Bu anlamda bu Milli Olimpiyat Komitesi ile birlikte 2021 Asya Kış Oyunları ve 2022 Kış Olimpiyatlarına adaylık için mevcut alt yapı ve ek yatırıma gerek olup olmadığı değerlendirilmeli ve başvuruda bulunulacak organizasyon seçilmelidir. Bu seçime bağlı olarak gerekli hazırlık ve lobi faaliyetleri başlamalıdır. Biz komite olarak bu iki organizasyon neden Erzurum’da olmasın? Diyoruz.
 
UNİVERSİADE ALT YAPISI GELİŞTİRİLSİN
Palandöken ve Konaklı tesisleri ile Universiade alt yapısının kış sezonunda çekim merkezine dönüşecek biçimde geliştirilmesi. Bu kapsamda bizim komite olarak yapmamız gerekenler arasında kayak tesislerinin hizmet ve olanaklarının çeşitlendirilerek kayak ve Snowboarda ilave yeni kış turizmi aktivitelerinin ziyaretçilere sunulması amacı ile oteller, belediyeler, İl Özel İdaresi, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü gibi kurumlar arasında koordinasyonu sağlamak yer almaktadır.
 
GİRİŞİMCİLİĞİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER
Gençlere girişimcilik ruhu aşılanması için sizce neler yapılmalı?
Toplumsal algılamalar en önemli sorunlardan birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Ata erkin anlayış ve devletçi toplum yapısı ekonomideki yaklaşımları da etkilemektedir. Gençler memur olmak için teşvik ediliyor, sistemdeki bireyi buraya yönlendiriyor. Türkiye’ de yapılan araştırmalar neticesinde üniversite mezun olan öğrencilerin % 26 girişimcilik geriye kalanını ise Devlet dairesi istiyor Nitekim ekonomi kalkınma, birey memur olunca değil ticari hayata girince kalkınır. Geçmişten gelen bu yanlış algının değiştirilmesi ve siyasi erkin gençlere yeni opsiyonlar sunması gerekmektedir.
Girişimciliğe teşvik aileden başlayıp Gençlerin girişimci olması için gereken teşvikler uygulanmalı, bu noktada; en başta sistem şeffaf hale getirilerek kendi işini kurmak isteyenler karmaşık bir sistemle karşı karşıya bırakılmamalıdır.
 
KENDİ GİRİŞİMCİLERİMİZİ YARATABİLİRİZ
Sonuç olarak, Girişimcilik üzerine çok şey söylenebilir; Nitekim özellikle Amerika da başarı hikayeleri ile beraber birçok şey söylenmiştir de, Türkiye 2023 vizyonun geliştirmek, kişi başına düşen Milli Gelirini arttırmak, refah düzeyi daha yüksek bir toplum oluşturmak ve siyasi arenada daha etkin bir konumda olmak istiyorsa, kendi girişimcilerini yaratmak isteyen ve başarı hikayelerini oluşturmak zorundadır. Girişimciliğin toplumun ve insanların hayatlarını değiştiren ve tüm toplumları ve ulusları geliştiren gücüne inanarak çalışmamız gerekiyor. Dünyanın en refah 20 ülkesinden 19’unun uluslararası endekslere göre dünyanın en girişimci ülkeler olması asla tesadüf değildir.
Yapmış olduğum araştırma ve söyleşirlere göre iş insan ve yönetici profilinin hızla değişmekte olduğunu ortaya koyuyor. Geçen ilk bahar ayları süresince ekonomide yaşanan ve zamanla dalgalanmalara karşı verilen tepkilerin, geçmiş yıllara göre daha dirençli ve olgun olması da bu gözlemleri güçlendiriyor.