Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, iktidara geldiği günden beri çeşitli vesilelerle Erzurum’u ziyaret etti.

Kendisini büyük kalabalıklar halinde coşkuyla karşılayıp bağrına basan Dadaşlara hitaben şehrin tarihi önemi, kültürel zenginlikleri ve ekonomik potansiyeli üzerinde samimi konuşmalar yaptı, vaatlerde bulundu. Bu konuşmalardaki vurgular o kadar kapsamlı ki, sizlere hatırlatmaya kalksam köşem kâfi gelmez!

Dün gibi kulağımda, bir seçim öncesi hemşehrilerimize hitaben şöyle demişti: “Dadaş, sen burada olduğun müddetçe biiznillah bu ülkeye hiçbir şey olmaz. Dadaş, sen böyle yiğit, böyle mert, böyle yürekli durduğun müddetçe namahrem bu ülkeye uzanamaz.”

Tabii ki Cumhurbaşkanımız, Dadaş’ın burada olması, burada kalması, burada yaşayabilmesi için şehre büyük projelerin kazandırılması gerektiğini biliyor, buna yönelik hedefler koyuyordu. Dadaşı, namahremin bu ülkeye uzamamasının sigortası olarak görmesi hakşinas bir yaklaşımdı. Bu tarhi tespit, şehrin bir sınır kalesini tahkim eder gibi, büyük eser ve projelerle desteklenmesi gereğine de işaret ediyordu.

2014 Yılının mart ayında geldiği Erzurum’da bu mübarek beldenin ahalisi ile buluşmasını şu şekilde ifade ederken çok samimi idi: "Ferhat olduk Ferhat. Dağları deldik. Şirin burada. Şirin’e kavuşuyoruz. Hamdolsun"

E, Şirine koşan âşık Ferhat, eli boş gelecek değil ya! O da samimiyetle bohçasındaki hediyeyi şöyle ilan etmişti, onunla aynı yollarda yürüyüp aynı yağmurda ıslanan dava arkadaşlarına:

"Erzurum’da tabii beklenti var, biliyorum. Hızlı tren. İnşallah hızlı tren Erzurum’a geliyor. Hızlı trenin Erzurum’a gelmesiyle birlikte tabii ki Erzurum artık Türkiye’nin bir baştan bir başa hızlı trenle artık rahatlıkla, huzur içinde, modern bir yaşamı inşallah gerçekleştirmiş olacak. 2023 Türkiye’si farklı bir Türkiye olacak inşallah."

Burada bir soluk alıp, on yıl öncesinden bugünlere gelelim. İl başkanlığı seçimine iştirak etmek üzere şehrimizi onurlandıracak olan Sayın Cumhurbaşkanımız bir kere daha, Ferhat heyecanı ile Şirin’e kavuşacak. Şirin de Ferhat’ı yine sevgi, muhabbet ve saygıyla bağrına basacak. Böyle bir buluşmada kalabalıklar misafirlerine hizmet arzuhali sunma fırsatı bulamayabilirler. Ancak onlar adına idarede bulunanların, siyaset yapanların şu Hızlı Tren Meselesini tekrar zatıdevletlerine arz etmeleri gerekmez mi?

Cumhurbaşkanımızın kalabalıklar huzurunda izhar ettiği iradelerini bu kadar yıldır geciktiren siyasi ve bürokratik koşullar eminim ki bir talimatla aşılacak kolaylıktadır. Bu projenin bütünsel hacmi içinde yer alan Sivas’a, Yüksek Hızlı Tren sefere başlayalı çok oldu. Sivas’tan sonraki güzergâhta, özellikle Erzincan’dan sonraki hatta bir güncelleme ihtiyacı mı oldu, yoksa demir rayların başka illere bükülmesi mi söz konusu oldu? Sivas illerine koşarak gelen YHT, neden yüzünü Erzurum’a çevirince patinaja düştü? Bilmiyorum.

Bu şehri öz şehri bilen, her fırsatta övgüler düzen; Dadaşlara kalbî bir muhabbet besleyen Cumhurbaşkanımızın Erzurum’daki konuşmalarında bu projenin bir kere daha ve kati talimat üslubuyla yer almasını sağlamak vazifesini, kıymetli milletvekillerimize havale etsek edep sınırını aşmış mı oluruz?

Söz demir yaylardan açılmışken, yüce makama bir de şu yazıp çize çize okura bıkkınlık verdiğimiz Hafif Raylı Sistem projesi de arz edilse iyi olmaz mı?

Takip ettiğim kadarı ile bu projenin inşası görevi, Resmi Gazetede yayımlanan bir karar ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına verilmişti. Epey zamandır raflarda istirahate çekilen bu projeden de ses seda çıkmadı! Kim bilir, belki vekillerimizden biri bakanlığa hitaben yazılı bir soru önergesi verip, bu mühim yatırımın izini sürmüştür de, bizim haberimiz olmamıştır. Bütçe görüşmelerinin bunun için iyi bir fırsat olduğunu hatırlatıp, başka bir mühim konuya geçelim.

Erzurum’a yeni bir Organize Sanayi Bölgesi Kurulmasına ne kadar sevindiğimi anlatamam. Buranın alt yapısının Büyükşehir Belediye Başkanının talimat ve takibiyle hızla ilerlediğini öğrendiğime de memnun oldum.

Bu proje güzel olmasına güzel de, benim derdim başka; bu şehre mutlaka TARIMA DAYALI İHTİSAS ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ kurulması için ısrarlı yazılar yazdım, ısrar ve umudumu sürdürüyorum. Tarım, hayvancılık ve sanayinin bir araya gelerek daha verimli sonuçlar almayı hedefleyen bu özel bölgenin Erzurum’da tarım ve hayvancılık ürünlerinin işlenmesi, depolanması, pazarlanması ve bu yerel marka yaratılması konusunda devrimsel adımlara fırsat vereceğine eminim. Birçok ilde bu bölgeler kuruldu ve bölgelerinin atılım lokomotifi oldu. Hayvancılık merkezi olma iddiasındaki şehrimizin gündeminde bu konu hiç yer almadı.

Süt üretimi, büyük ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği, seracılık, çiçekçilik, patates üretimi, ay çiçeği üretimi ve bunların sanayide işlenmiş markalara dönüştürülmesi için sanayi bölgelerimizden birinin mutlaka İHTİSASLAŞMASI gerekiyor.

Yapımı devam eden ikinci bölgenin,TARIMA DAYALI İHTİSAS ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ’ne dönüştürülmesi hususunun, Cumhurbaşkanımıza güçlü bir toplumsal talep olarak arzı, bu şehrin bölgenin Hollanda’sı olma misyonu için ilk ve en güçlü adım olacaktır.

Bu vesileyle yaklaşan AK Parti İl Kongresi’nin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Yıllar evvel, iktidar partisinin bir İl Başkanına “Milletvekilliği adaylığını düşünüyor musunuz?” diye sormuşlar. Demiş ki “Böyle şerefli bir görevi hangi fani istemez, ama ben vekil olsam bir vekil olmuş olurum, şimdi altı vekil kuvvetindeyim.”

Evet, güçlü bir iktidar partisi il başkanı birkaç milletvekili gücüne sahip olabilir, eğer mevcut vekillerle iyi ilişkiler tesis edebilir, onlar arasında saygı sevgiye dayalı bir koordinasyon misyonu üstlenebilirse. Genel Merkezle ilişkileri sıcak tutabilirse, Cumhurbaşkanına icabında “Alo” diyebilecek cesaret ve yakınlıkta ise İl’in en güçlü siyasi figürü olmaya hak kazanır.

Müstesna kişiliği ve fıtraten sahip olduğu siyasetçi kumaşı ile iki yıldır il başkanlığı görevini üstün bir başarıyla yürüten Sayın İbrahim Küçükoğlu'nu iktidar partisi için bir şans olarak görüyorum. Atanmışlıktan seçilmişligin sihirli gücüne terfi edecek olan sayın başkanı ve ekibini tebrik ediyorum.