En büyük ülkümüzdür: Ebet müddet bir devlet, şerefli ve şanlı bir cumhuriyet, cesur ve güçlü bir millet, şiarımızdır hürriyet…

Yeni bir yüzyıla adım attığımız bugün, Türkiye’miz için hala Milli Mücadele aşkı da ruhu da 123 yıl önce olduğu gibi diri… İşte bu canlı yürekler sayesinde, Cumhuriyetimiz daha nice yeni asırlarla buluşacaktır.

Osmanlı, Birinci Dünya Harbi’nden mağlup çıkınca 1918 yılında başta İstanbul, İzmir, Gaziantep ve Kahramanmaraş olmak üzere, neredeyse yurdun dört bir tarafı düşman çizmeleriyle çiğnenip, vatanımız işgal edildi.

Koskoca Osmanlı İmparatorluğu artık lime lime edilmiş, sırtlanların önüne atılmıştı.

Bu zillet hali, elbette ki maşeri vicdanda kabul görmeyeceği gibi, cesur yüreklerde istiklal ateşini tutuşturacaktı.

19 Mayıs 1920, bir milletin uyanışı ve kendi küllerinden yeniden doğuşu olacaktı.

Cumhuriyetin ilanına giden yol, Milli Mücadele’den geçti.

Şerefli ve yiğitçe bir başkaldırıydı; emperyalizme, işgale ve zulme isyandı…

Gazi Mustafa Kemal Paşa, Erzurum Kongresi’nde Cumhuriyetin ipucunu vermiş yaverine, “… yaz çocuk, yeni kuracağımız devletin adı Cumhuriyet olacaktır” demişti.

Oysa vatan yangın yeriydi, yürekler yaralıydı, direklerde düşman bayrakları asılıydı.

Bırakın yeni bir devletin kurulmasını, İstanbul’da niceleri Mustafa Kemal’e ateş püskürüyordu:

“Ne diye maceraya atılıyorsun, hangi imkanlarla düşmana kafa tutacaksın, en iyisi mi Amerikan boyunduruğu altına girelim.”

Erzurum’a gönderilen telgrafta, “Mustafa Kemal’i ve beraberindekileri derdest edip mevcutlu olarak İstanbul’a getirin” şeklindeki emri veren şaşkın ve korkaklar Anadolu’dan habersizdi.

Oysa…

Erzurum’da çoktan kurtuluş kıvılcımı çakılmış, Milli Mücadele ile kıyam başlamıştı.

Samsun…

Erzurum…

Sivas…

Amasya…

Ve

Vatanın dört bir yanında, kutlu bir yolculuk başlamıştı.

Cumhuriyetimiz bir asrı geride bıraktı, yeni nice yüzyıllar için yelkenlerini rüzgar doldurdu.

Peki tam 123 yıl önce Erzurum’da tutuşturulan Milli Mücadele meşalesi ülkemiz ve devletimiz için şimdi bir mazi ve anlamlı bir tarihten mi ibaret yalnızca?

Yani bugün Türkiye, değişik şekil ve üslupta cereyan eden küresel oyunlar, tuzaklar ve kalleşlikler karşısında hala büyük bir tehdit ve tehlike altında değil mi?

Emperyalist güçler şayet dişlerini geçirebileceklerine inansalar, zannediyor musunuz ki bir dakika bile beklerler…

Bu yüzden…

Ne rehavete ne de ihmale mahal yok…

Çünkü:

Tıpkı 123 yıl önceki gibi bugün de milletimizin ve devletimizin, modern(!) düşmana karşı Milli Mücadele’si devam ediyor.

Hatırlayınız…

15 Temmuz’da, ülkemiz işgalin ve parçalanmanın eşiğine gelmemiş miydi?

Kurtuluş Savaşı’ndaki o ruh, o cesaret, o iman ve o yürek 15 Temmuz’da bir kez daha ete kemiğe bürünüp şahlanmamış olsaydı, bugün nasıl bir toprak karasında yaşıyor olacaktık?

İşte Sureye…

İşte Irak…

İşte Libya…

İşte Afganistan…

Filistin’i ve Gazze’yi hatırlatmaya yüreğimiz dayanmıyor.

Onların başına gelenlerin daha beteri Türkiye için reva görülmüştü.

Çok şükür ki Allah’ın inayeti ve milletin ferasetiyle belaları bertaraf ettik, bundan böyle de aynı kararlılıkta olacağız.

Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı başladı.

Ülkemiz yeni bir yüzyılın aydınlık şafağında.

Güçlü bir Türkiye, uyanık bir millet, milli şuura sahip bir devlet…

İşte bugün ki Türkiye…

Yarınlar nur gibi aydınlatacak Türkiye’mizi…

Yeter ki dikkatli olalım, kurulan oyunları ve tuzakları önceden görüp bozalım…

Bu millet birlik ve beraberlik içinde oldu mu hangi top sinesinde patlayabilir ki?

Birçok alanda olduğu gibi özellikle savunma sanayiinde, ülkemizin elde ettiği başarı ve inkişaf, bundan böyle de birilerinin uykularını kaçırmaya devam ettirecek.

Ne kinleri azalacak ne de düşmanlıkları…

Ama biz tek yumruk olmayı sürdürüp, kalkınma yolunda azimle yürürsek, hiçbir donanma kıyımızdan bile geçemez.

Şanlı ve şerefli Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılı kutlu olsun…

Yaşasın Türkiye, yaşasın Türk milleti…

Bu vesileyle…

Bir kez daha bize bu aziz vatanı ve kutlu devleti kazandıran başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bu topraklar, bu şanlı bayrak uğruna serden geçen tüm büyüklerimizi, şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle, şükranla yad ediyoruz…

Mekanları cennet olsun…