Aziz Dostum Yaşar Ünal’a ithaf ediyorum!

“Ben, sana hastalıklarımdan söz edecek kadar saygısız mı görünüyorum?”; sinemadan!

Sosyallikten söz ederim sık sık yazılarımda! Asosyalliğin ise sağlıksız birçok durumlara yol açabileceğini belirtmekte fayda var! Yalnızlık Allah’a mahsus!

Paylaşmak, güleryüz, nezaket, saygı, iyi niyet, özgüven; insan ilişkilerinde bağlayıcı faktörler! Selam! Selam verip, selam almak! Bir günaydın! Ne kadar değerlidir! İnsana bunlar kendilerini ne kadar da iyi hissettirirler!

Herkesin sıkıntıları var, yaraları var, dertleri var! Dertsiz baş mı olur? Kul başından ırak olsun! Ama oluyor mu, olmuyor! O zaman öyle yaşamaya çalışacağız! Bağırıp çağırıp, çırpınıp, ağlayıp yırtınmakla şikâyet etmekle düzeliyor mu; düzelmiyor! Öyle yaşamayı öğreneceğiz o zaman baş çare yok!.

Evladından dertli. Bir büyüğümüz derdi ki; “Evlat k.ç yarasına benzer, ne kimseye gösterebilirsin, ne üstüne oturabilirsin”!

Kardeşinden, akrabasından, eşinden, hısım ya da akrabasından veya kendisinden dertli! Kendisiyle küs, hayatla nasıl barışık olabilir ki? Evet, kendisinden dertli olanlar var! O yüzden çözemiyor sorunlarını! Vuruyor antidepresanın gözüne, hatta ikili, üçlü! Kendisini dünyanın merkezi sanıyor, oysa dünya herkesin ve kendi etrafında dönüyor. Önemli insan olmaya çalışmak hata, zaten hepimiz önemliyiz!

“Unutmayın; kendisine bulaşıldığını hisseden, hiç kimse iyi karşılık vermez! Girişken olmak, saldırganlık anlamına gelmez”! Daniel & Jason Freeman.

“Hayır deme hakkınızı kimse çizemez” diyorlar; “Beyninizi Tanıyın ’da!

Hepimizin kendimizi daha mutlu etme hakkımız vardır! Başkasını ise mutsuz etmeme şartını en başa koyarak!

Bunun için pozitif psikoloji hakkında daha çok bilgilenmeliyiz.

Selam vermekle başlayan sosyalleşme, sosyal hobiler, sosyal toplanmalar; her biri kendini iyi hissettirecek sosyal deşarjı sağlayacak faktörler.

Sohbet etmek lazım eşle dost arkadaşlarla! Şiir, edebiyat, sinema, matematik, felsefe, psikoloji ne kadar güzel bunlardan konuşabilmek; ne güzel, hayvanlardan, sudan doğadan söz etmek; harika!

Bir sinema seyretmiştim yakınlarda, başrol oyuncularından birisi; “Ben, sana hastalıklarımdan söz edecek kadar saygısız mı görünüyorum?” dedi. Öyle ya hastalıktan şikâyetin varsa adres doktor! Mutsuzluğu olumsuz etkileyen bir sohbet konusu hastalıklardan, dertlerden, sıkıntılardan söz etmek! Derdin varsa uzmanına, psikoloğa, psikiyatriye; gerisi dedikodu, gıybet; yoksa hala terk etmediniz mi; çok yazık!

Akşamları evden çıkmak, akşamları parkları, bahçeleri, sokakları hatta dağları, ovaları ışıklandırmak, hayata katmak ne güzeldir.

İnsanlara yardım edebilmek, para öncelikli, yardımla kapı çalmak, çalabilmek!

Hayvan sevmek; kış geliyor, mahallemde onlarca köpek, kedi var! Bunların doyması inanın çok önemli ve kendimize dert etmeliyiz. Yazın su; çok çok önemli. Çevremizdeki ağaçları, çiçekleri düşünmeliyiz.

Hastaları, düşkünleri, yaşlıları, hastanelerin koğuşlarını, yoğun bakımları, morgların önünü düşünmeliyiz. Şu anda kim bilir kaç kişi sevdiğini toprağa vermek için morg önünde bekliyor. Kaç kişi akşam soğuk evde battaniyelerin altına girdi, kaç kişi karnına taş bağladı. Kaç kişinin elektriği kesik, borcunu ödeyemiyor?

Bunları düşünmezseniz sizden dertlisi olmaz!

Dünyada hiçbir şey emeksiz olmuyor, ayağınıza gelmiyor; mutlaka sevmeniz, istemeniz, çalışmanız gerekiyor. Mutluluğu da elde etmenin yolu mutlu olmayı istemekle başlıyor. Mutluluğu sevmelisiniz, istemeli, onun için savaşmalısınız. İlk önce kendinizle. Kendine rağmen mutlu olan insanlar bile olabilirsiniz!