Bazen beynimizi herhangi bir nesneye çevirip o nesne hakkında düşünmeliyiz. Sizi bilmem ama ben öyle yapıyorum.

Bir nesneyi şimdiki tabirle fokslayarak onu anlamlandırmaya çalışıyorum. Eksikliğini düşünüyorum; olmazsa yerine ne koyabilirim diye!

Su mesela, su olmazsa ne yapabiliriz sorusuna hemen herkes “hayat biter” diye cevap verebilir.

Su hayattır! Kıymetini biliyor muyuz sorusuna ise ben hayır derim.

Su vücut için gerekli; çünkü vücudumuzun yüzde yetmişi su; yağ, kemik, kas dokusundaki suları da katarsak vücudumuzun yüzde doksanı sudan oluşuyor! Ana malzeme su olduğuna göre demek ki en büyük ihtiyaç da suya olmaktadır.

Vücuda su alınmadığı takdirde mide, bağırsak, akciğer, beyin, böbrek, kalp hastalıkları kaçınılmazdır. Şeker hastalığı, romatizma, böbrek yetmezliği, kalp ve tansiyon hastalıkları suyu yeteri kadar içmemekten kaynaklanabilir. Bugün birçok uzman suyu normal seviyelerin altında içmenin başlıca kanser sebebi olduğunu söylemekteler.

Suyu az içtiğimizde idrar renginin birkaç saatte koyu sarıya dönüştüğünü (üre yükseldiğinden) kabızlığın hemen başladığını görürüz.

Su şimdilik elimizin yettiği her yerde mevcut olduğundan bence yeteri kadar kıymetini bilmiyoruz. Ve düşünmediğimiz için de suyun anlamını değerlendiremiyoruz.

Su vücudumuz için hayati öneme sahiptir; buna yaşadığımız yerin temiz olabilmesi için suya olan ihtiyacımız da dâhildir.

Su olmadan temizlik olabilir mi; olmaz, olamaz.

Suyun tabiat için de çok ama çok önemli olduğu konusunda büyük ihtimalen hemfikiriz. Su olmazsa her taraf kum çölüne döner ve bazı özel donanımlı yaratılan canlılar dışında hayatta olana rastlayamayız.

Denizlerin, akarsuların, kaynakların kıymetlerini kaybetmeden asla bilemeyiz. Her su kaynağını gözümüz gibi korumalıyız, kollamalıyız.

Suyu temiz olarak kullanmalıyız. Katkısız, renksiz, kokusuz olmalı su! Hazır suları kokularından dolayı kullanamıyorum, medyada rastladığımız hazır sular hakkındaki mikroplu, duş bile alınamaz haberleri ise gerçekten ürkütücü! Kaldı tatlı su çeşmeleri; onların da başına bir şey gelir diye ödüm kopuyor.

Kuranı Kerim’de (Vakıa Suresi 68 -70) İçtiğiniz suyu hiç düşündünüz mü; siz mi onu buluttan indiriyorsunuz, yoksa Biz mi? Dileseydik onu acı yapardık. Hiç şükretmez misiniz?”

Şükür; biraz değer bilmek, kıymetini bilmek, düşünmek, değer vermek, olmazsa olmazın şükrünü gönderene sunabilmektir.

Su hayattır derken, su hayatın var olması için gereken bir maddedir ve yokluğu son anlamı taşır!

Sularımızı korumalıyız! Kirletmemeliyiz, kirletme konusunda bilinçlenmeli ve çevremizdekileri mutlaka uyarmalıyız. Sadece kendimizin koruması yetmez. Bilinç yayılmalı. Bunu devletimiz, medya su ve suyu kirletme bilincini işlemelidir.

Şimdilerde ev temizliğinde son derece yanlış bir yöntem olarak temizliklerde deterjan yanında çamaşır suyu kullanılıyor. Çamaşır suyu başlı başına bir zehirdir. Ve birçok insan maalesef çamaşır suyunu tuvalete dökerek temizlik yaptığını sanmaktadır.

Böylece akarsularımız, denizlerimizde yaşayan bütün canlılar ve damıtarak kullanan insan ve hayvanlar zehirlenmektedir.

Su ve sularımız kısacası “SOS” vermektedir!

Tek çözüm; bilinçlenmektir! Anlamayacak insanlar mutlaka olacaktır, mutlaka ama onları da bilinçlendirerek durdurabilmeliyiz!